Yûsuf Suresi Türkçe Meali
Yûsuf 1:
Elif, Lâm Râ; bunlar, gerçeği açık açık anlatan kitabın ayetleridir.
Yûsuf 2:
Biz o kitabı Arapça bir Kur´an olarak indirdik ki anlayabilesiniz.
Yûsuf 3:
Biz bu Kur´an´ı vahyetmekle sana kıssaların, eski milletler ile ilgili hikâyelerin en güzelini anlatıyoruz. Oysa daha önce bu hikâyeleri hiç bilmiyordun.
Yûsuf 4:
Hani Yusuf babasına «Babacığım; ben rüyamda onbir yıldızın, güneşin ve ayın önümde secde ettiklerini gördüm» dedi.
Yûsuf 5:
Babası ona dedi ki; «Yavrum bu rüyanı kardeşlerine anlatma; sonra sana tuzak kurarlar. Çünkü şeytan insanın açık bir düşmanıdır.
Yûsuf 6:
Tıpkı rüyanda gördüğün gibi Rabbin seni peygamber olarak seçecek, sana olayları (ya da rüyaları) yorumlamaya ilişkin bazı bilgiler öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ile İshak´a yönelik nimetini nasıl tamama erdirdi ise, sana ve Yakub´un soyuna yönelik nimetini de tamama erdirecektir. Hiç kuşkusuz Rabbin herşeyi bilir ve her işi yerinde yapar.
Yûsuf 7:
Yusuf ile kardeşleri olayında, bu olayın içyüzünü irdeleyenlerin alacağı birçok ibret dersleri vardır.
Yûsuf 8:
Hani Yusuf´un üvey kardeşleri dediler ki; «Babamız, Yusuf ile öz kardeşini bizden daha çok seviyor. Oysa biz sayıca çok ve güçlü bir grubuz. Kuşku yok ki, babamız açık biçimde hatalıdır.»
Yûsuf 9:
Yusuf´u ya öldürünüz, ya da ıssız bir yere bırakınız; o zaman babanızın rakipsiz sevgilileri olursunuz, arkasından da tevbe eder iyi kimseler olursunuz.
Yûsuf 10:
Üvey kardeşlerden biri dedi ki; «Yusuf´u öldürmeyiniz; eğer mutlaka bir şey yapmak istiyorsanız, onu bir kuyunun dibine atınız da yoldan geçecek kervanlardan biri onu çıkarıp alsın.»
Yûsuf 11:
Bunun üzerine üvey kardeşler, babalarına dediler ki; «Ey babamız, niçin Yusuf konusunda bize güvenmiyorsun? Oysa biz onun sadece iyiliğini isteriz.
Yûsuf 12:
Yarın onu bizimle birlikte kıra gönder; yesin, içsin, eğlensin, biz ona kesinlikle göz kulak oluruz.
Yûsuf 13:
Babaları dedi ki; «Onu götürmeniz beni üzer, ayrılığına dayanamam; ayrıca korkarım ki, siz farkında olmadan onu kurt kapar.»
Yûsuf 14:
Üvey kardeşler dediler ki; «Bu kadar çok kişi olmamıza rağmen eğer onu kurt kaparsa yandık demektir.»
Yûsuf 15:
Kardeşleri Yusuf´u kıra götürüp onu bir kuyunun dibine atmayı kararlaştırdıklarında, kendisine «İlerde, hiç beklemedikleri bir sırada, sana yaptıkları bu işi kardeşlerine hatırlatacaksın» diye vahyettik.
Yûsuf 16:
Akşam olunca ağlayarak babalarına geldiler.
Yûsuf 17:
Dediler ki; «Ey babamız, Yusuf´u eşyalarımızın yanında bırakarak yarış yapmaya gitmiştik, o sırada onu kurt kapıverdi; her ne kadar söylediğimiz doğru ise de, bize inanmayacaksın.»
Yûsuf 18:
Yusuf´un yalandan kana bulanmış gömleğini getirdiler. Babaları Yakub dedi ki; «Anlaşılan nefsiniz sizi kötü bir işe sürükledi, bana düşen yaman bir sabırdır, anlattıklarınız karşısında Allah´ın yardımına sığınıyorum.»
Yûsuf 19:
Bir kervan geldi, sucularını su almaya gönderdiler. Adam kovasını kuyuya sarkıtınca «Müjde, işte size bir oğlan çocuğu» dedi. Kervandakiler onu satmak üzere sakladılar. Oysa Allah ne yaptıklarını biliyordu.
Yûsuf 20:
Yusuf´u ucuz bir fiyatla, birkaç paraya sattılar. Çünkü onu bir an önce ellerinden çıkarmak istiyorlardı.
Yûsuf 21:
Onu satın alan Mısırlı, karısına «Bu çocuğa iyi bak, ilerde işimize yarayabilir, belki de onu evlâd ediniriz» dedi. Böylece Yusuf´a güvenli bir barınak sağladık, ona olayların (ya da rüyaların) yorumuna ilişkin bazı bilgiler öğrettik. Allah, meramını kesinlikle yürütür. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
Yûsuf 22:
Yusuf ergenlik çağına erince kendisine hikmet ve bilgi bağışladık. Biz iyi davranışlıları işte böyle ödüllendiririz.
Yûsuf 23:
Kaldığı evin hanımı onu yatağına çağırdı, kapıları kilitledikten sonra ona «Haydi, gelsene!» dedi. Fakat Yusuf, «Allah korusun! Rabbim bana güvenli bir barınak sağladı; hiç kuşkusuz zalimler iflah olmazlar, kurtuluşa eremezler» dedi.
Yûsuf 24:
Kadının canı Yusuf´u istedi, Yusuf da ona karşı ilgi duydu. Eğer Rabbinin caydırıcı direktifi, gözlerinin önünde somutlaşmasaydı, kendini tutamazdı. Böylece biz Yusuf u kötülükten ve fuhuştan uzak tuttuk. O, hiç kuşkusuz, bize içten bağlı, seçkin bir kulumuzdu.
Yûsuf 25:
Her ikisi de -Yusuf önde, kadın peşinde olmak üzere- kapıya koştular. Kadın, Yusuf´un gömleğini arkasından yırttı; kapıda kadının kocası ile karşılaştılar. O sırada kadın, kocasına «Eşine kötülük etmek isteyenin cezası herhalde hâpsedilmekten ya da ağır işkenceye çarpılmaktan başka bir şey olamaz» dedi.
Yûsuf 26:
Yusuf «Beni yatağına çağıran odur» dedi. Kadının akrabalarından biri olaya ilişkin şöyle bir çözüm önerdi, «Eğer Yusuf´un gömleği ön tarafından yırtılmış ise, kadın doğru söylüyor, Yusuf ise bir yalancıdır.»
Yûsuf 27:
Yok, eğer Yusuf´un gömleği arka tarafından yırtılmış ise, kadın yalan söylüyor ve Yusuf´un dediği doğrudur.
Yûsuf 28:
Adam, gömleğin arka tarafından yırtılmış olduğunu görünce karısına «Bu iş, siz kadınlara özgü bir komplodur, sizin komplolarınız yamandır» dedi.
Yûsuf 29:
Adam, Yusuf´a «Sen ona bakma, kapat bu olayı» dedikten sonra karısına dönerek «Sen de günahından ötürü af dile, çünkü sen bir günahkârsın» dedi.
Yûsuf 30:
Şehirdeki birtakım kadınlar «Başbakanın karısı, kölesini yatağına çağırmış; delikanlının aşkı iliklerine işlemiş; anlaşılan (gördüğümüz o ki), iyice sapıtmış» dediler.
Yûsuf 31:
Kadın, hemcinslerinin bu kınayıcı dedikodularını duyunca haber salarak onları evine çağırdı, onlar için konforlu sedirler hazırladı, herbirinin eline birer yemek bıçağı verdi ve Yusuf´a «Çık şunların önüne» dedi. Kadınlar Yusuf´u görünce güzelliği karşısında büyülendiler ve «Allah´ım, sen ne büyüksün! Bu bir insan değil, olsa olsa saygın bir melektir» dediler.
Yûsuf 32:
Kadın dedi ki; «İşte siz beni bu delikanlı yüzünden kınadınız. Ben onu yatağıma çağırdım, fakat aşırı bir namusluluk tepkisi ile isteğimi reddetti. Ama kendisine emrettiğim işi yapmaz ise, kesinlikle hapse atılarak burnu yere sürtülecektir.»
Yûsuf 33:
Yusuf dedi ki; «Ya Rabbi bana göre hapse girmek bunların benden istediklerini yapmamdan daha iyidir. Eğer beni onların komplolarından uzak tutmazsan ağlarına düşer, böylece cahillerden biri olurum.´´
Yûsuf 34:
Allah, onun bu duasını kabul ederek kendisini kadınlardan uzak tuttu. Hiç kuşkusuz O her şeyi işitir, her şeyi bilir.
Yûsuf 35:
Sonra adamlar, Yusuf´u belirli bir süre için hapse atmayı gerekli gördüler. Oysa onun masum olduğunu kanıtlayan bunca delil gözleri önünde duruyordu.
Yûsuf 36:
İki genç, onunla birlikte hapse girmişlerdi. Bunlardan biri «Ben rüyamda şaraplık üzüm sıktığımı gördüm» dedi. Öbürü de dedi ki; «Rüyamda başımın üzerinde bir somun ekmek taşıdığımı gördüm, onu kuşlar yiyorlardı. Bu rüyalarımızın ne anlama geldiklerini bize anlat. Çünkü biz senin iyiliksever bir adam olduğunu görüyoruz.»
Yûsuf 37:
Yusuf dedi ki; «Payınıza ayrılan yemek, henüz önünüze gelmeden önce onun ne olduğunu size bildirebilirim. Bu önsezi bana Allah´ın öğrettiği bilgilerdendir. Ben Allah´a inanmayan ve ahireti inkâr eden milletin dininden çıktım.»
Yûsuf 38:
Onun yerine atalarım İbrahim´in, İshak´ın ve Yakub´un dinlerine bağlandım. Allah´a herhangi bir şeyi ortak koşmak bize yakışmaz. Bu inanç Allah´ın, gerek bize ve gerekse tüm insanlara yönelik bir lütfudur. Fakat insanların çoğu Allah´a şükretmezler.
Yûsuf 39:
Ey hapishane arkadaşlarım, çok sayıda ilaha inanmak mı, yoksa ezici iradeli tek Allah´a inanmak mı daha iyidir?
Yûsuf 40:
Allah´ı bir yana bırakarak taptığınız düzmece ilahlar, ya sizin ya da atalarınızın taktığı birtakım boş, içeriksiz adlardan başka bir şey değildirler. Allah onlara hiçbir güç vermiş değildir. Egemenlik sadece Allah´ın tekelindedir. O yalnız kendisine kulluk sunmanızı emretmiştir. Dosdoğru din, işte budur. Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmiyor.
Yûsuf 41:
Ey hapishane arkadaşlarım, rüyalarınızın yorumuna gelince biriniz eskisi gibi efendisine içki sunacak, öbürünüz ise idam edilecek ve başını kuşlar kemirecek. Benden yorumlamamı istediğiniz rüyalara ilişkin hüküm bu şekilde kesinleşti.
Yûsuf 42:
Yusuf, kurtulacağını tahmin ettiği arkadaşına «Efendinin yanında benden söz et» dedi. Fakat şeytan, efendisine Yusuf´tan sözetmeyi adama unutturdu; bu yüzden Yusuf, daha birkaç yıl hapiste kaldı.
Yûsuf 43:
Bir gün kral dedi ki; «Ben rüyamda yedi zayıf ineğin yedi semiz ineği yediğini, ayrıca yedi yeşil ve bir o kadar da kuru başak gördüm. Efendiler, eğer rüya yorumlamayı biliyorsanız, bu rüyamın ne anlama geldiğini bana söyleyiniz.»
Yûsuf 44:
Kralın adamları dediler ki; «Bu gördükleriniz birtakım karmaşık, birbirinden kopuk hayallerdir. Biz karmaşık hayallerin yorumunu bilemeyiz.»
Yûsuf 45:
Yusuf´un hapishaneden kurtulan ve kendisini ancak uzun bir süre sonra hatırlayan arkadaşı krala «Ben bu rüyanın ne anlama geldiğini sizin için öğrenirim, yalnız bana izin verin de bir yere kadar gideyim» dedi.
Yûsuf 46:
Hapishaneye varınca dedi ki; «Ey özü sözü dosdoğru Yusuf, yedi zayıf ineğin yediği yedi semiz ineğe ve yedi yeşil başak ile bir o kadar sayıdaki kuru başağa ilişkin ne anlama geldiğini bize anlat ki, ben de adamların yanına döneyim de öğrensinler.»
Yûsuf 47:
Yusuf dedi ki; «Yedi yıl boyunca topraklarınızı nadasa bırakmaksızın ekip biçersiniz. Elde edeceğiniz ürünü, yiyecek olarak ayıracağınız az bir bölümü dışında başak halinde saklayınız.
Yûsuf 48:
Bunun arkasından yedi kurak ve sıkıntılı yıl gelir. Bu süre içinde, ayıracağınız az miktardaki tohumluklar dışında, bu yıllar için stok ettiğiniz ürünü yersiniz.
Yûsuf 49:
Bunun arkasından da halkın bol yağmura kavuşacağı, üzümlerini ve zeytinlerini sıkıp şıra ve yağ elde edebilecekleri bereketli bir yıl gelir.»
Yûsuf 50:
Kral «O adamı bana getiriniz» dedi. Yusuf, yanına gelen kralın elçisine dedi ki; «Efendinin yanına dön ve ellerini yemek bıçakları ile kesen kadınlara ilişkin olayın içyüzünü kendisine sor. Gerçi Rabbim, o kadınların bana kurdukları tuzağı iyi bilir.»
Yûsuf 51:
Kral, kadınlara «Yusuf´tan yatak yoldaşınız olmasını istediğinizde neler oldu?» dedi. Kadınlar «Haşa Allah´a! O´nun hiçbir kötü davranışını görmedik» dediler. Bunun üzerine başbakanın eşi dedi ki; «Şimdi gerçek meydana çıktı, Yusuf´u yatağıma ben çağırmıştım, onun söylediği doğrudur.»
Yûsuf 52:
Böylece Yusuf bilsin ki, ona yokluğunda kalleşlik etmedim ve Allah, kalleşlerin kurdukları tuzakları başarıya erdirmez.
Yûsuf 53:
Bununla birlikte nefsimi aklamak, onu masum göstermek istemiyorum. Çünkü Rabbimin rahmeti ile korudukları dışındaki tüm nefisler, insanı ısrarla kötülüğe kışkırtırlar. Hiç şüphesiz Rabbim affedicidir, merhametlidir.
Yûsuf 54:
Kral «Getirin o adamı bana, onu yakın çevreme alayım» dedi. Yusuf ile konuşunca da ona «Bugün sen artık bizim yüksek mevkili ve güvenilir bir adamımızsın» dedi.
Yûsuf 55:
Yusuf, krala «Beni ülkenin hazinelerini yönetmekle görevlendir. Çünkü ben hazinelerinizi titizlikle korurum ve onların nasıl yönetileceğini iyi bilirim.
Yûsuf 56:
Böylece Yusuf´un o ülkedeki konumunu sağlamlaştırdık, artık o ülkenin dilediği yerinde oturabilirdi. Biz rahmetimizi dilediğimiz kimselere sunarız ve iyi davranışlıları ödülsüz bırakmayız.
Yûsuf 57:
Ama iman edip kötülükten sakınanlar için ahiret ödülü daha hayırlıdır.
Yûsuf 58:
Bir gün Yusuf´un kardeşleri gelip yanına girdiler. Yusuf onları hemen tanıdı, fakat onlar onu tanımamışlardı.
Yûsuf 59:
Yusuf, kardeşlerinin zahire yüklerini hazırlatınca onlara dedi ki; «Babadan kardeşinizi bana getiriniz. Görüyorsunuz ya, zahirenizi tastamam ölçerek veriyorum ve konukseverlerin de en iyisiyim.»
Yûsuf 60:
Ama eğer babadan kardeşinizi bana getirmezseniz, artık size erzak yok, bir daha semtime yaklaşmayınız.
Yûsuf 61:
Yusuf´un kardeşleri «Babasından onun için izin koparmaya çalışacağız, herhalde bunu başarırız» dediler.
Yûsuf 62:
Yusuf yanında çalışan işçilere dedi ki; «Bunların verdikleri zahire bedelini yüklerine koyunuz, evlerine varınca herhalde onu farkederler de bir daha gelirler.»
Yûsuf 63:
Yusuf´un kardeşleri babalarının yanına dönünce dediler ki; «Ey babamız, erzak almamız yasaklandı, kardeşimizi bizimle birlikte gönder ki, erzak alabilelim, biz onu kesinlikle koruruz.»
Yûsuf 64:
Babaları Yakub dedi ki; «Daha önce kardeşi konusunda size duyduğum güvenin aynısını şimdi de onun hakkında mı size duyayım? En iyi koruyucu Allah´dır. O merhametlilerin merhametlisidir.»
Yûsuf 65:
Zahire yüklerini açıp da ödemiş oldukları bedelin kendilerine geri verildiğini gördüklerinde dediler ki; «Ey babamız, senden yanlış birşey istemiyoruz. İşte ödemiş olduğumuz bedel bize geri verilmiş. Ailemize erzak getiririz, kardeşimizi koruruz, böylece bir deve yükü daha fazla zahiremiz olur. Bunu sağlamak kolay bir iştir artık.»
Yûsuf 66:
Babaları «Hep birlikte ölüm çemberine düşmeniz ihtimali dışında, onu kesinlikle geri getireceğinize ilişkin bana Allah adına sağlam bir güvence, bağlayıcı bir söz vermedikçe onu sizinle birlikte göndermem» dedi. Oğullarının istediği güvenceyi vermeleri üzerine dedi ki; «Bu söylediklerimize Allah vekildir.»
Yûsuf 67:
Yavrularım, şehre aynı kapıdan girmeyiniz, değişik kapılardan giriniz. Gerçi ben Allah´ın size ilişkin hiçbir ön kararını başınızdan savamam. Egemenlik sadece Allah´ın tekelindedir. Ben yalnız O´na güveniyorum. Tüm dayanak arayanlar da yalnız O´na güvenmelidirler.
Yûsuf 68:
Yusuf´un kardeşleri babalarının direktifi uyarınca şehre girdiler. Gerçi bu önlem, Allah´ın onlara ilişkin hiçbir ön kararını başlarından savacak değildi. Sadece Yakub, içinden gelen bir görev duygusunun gereğini yerine getirmişti. Onun bu meseleye ilişkin, tarafımızdan kendisine öğretilmiş bilgisi vardı. Fakat insanların çoğu bu meseleye ilişkin gerçeği bilmezler.
Yûsuf 69:
Yakub´un oğulları, Yusuf´un yanına girdiklerinde o öz kardeşini bağrına basarak «Ben senin öz kardeşinim, onların yaptıkları kötülüklerden ötürü sakın tasalanma» dedi.
Yûsuf 70:
Yusuf, kardeşlerinin zahire yüklerini hazırlatırken, ölçü kabı olarak kullanılan su tasını öz kardeşinin yüküne koydurdu. Arkasından bir görevli: «Ey yolcular kafilesi, sizler hırsızsınız» diye seslendi.
Yûsuf 71:
Yusuf´un kardeşleri, görevlilere dönerek «Ne kaybettiniz?» dediler.
Yûsuf 72:
Görevlilerden biri dedi ki; «Ölçü kabı olarak kullanılan kralın su tasını kaybettik. Onu geri getirene ödül olarak bir deve yükü zahire verilecek buna ben kefilim.»
Yûsuf 73:
Yusuf´un kardeşleri «Allah aşkına, siz de biliyorsunuz ki, biz bu ülkeye kargaşa çıkarmak için gelmedik, biz hırsız değiliz» dediler.
Yûsuf 74:
Görevliler; «Peki eğer yalan söylüyorsanız, size göre hırsızlığın cezası nedir?» dediler.
Yûsuf 75:
Yusuf´un kardeşleri «Hırsızlığın cezası, tası yükünde bulduğunuz kimsenin karşılık olarak tutulmasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız» dediler.
Yûsuf 76:
Yusuf, öz kardeşinin valizinden önce üvey kardeşlerinin valizlerini aradı, sonra tası öz kardeşinin valizinden çıkardı. Biz Yusuf´a böyle bir plana başvurmayı ilham ettik. Çünkü kralın yasalarına göre kardeşini alıkoyamazdı. Meğer ki, Allah bu alıkonmayı dilemiş olsun. Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Her bilenden daha üstün bir bilgin vardır.
Yûsuf 77:
Yakub´un oğulları; «Bu kardeşimiz hırsızlık yaptı ise daha önce de onun öz kardeşi hırsızlık yapmıştı» dediler. Yusuf kardeşlerinin bu iftirasını duymazlıktan geldi, onu yüzlerine vurmadı. İçinden «Asıl kötü durumda olan sizlersiniz, Allah sizin uydurma sözlerinizin içyüzünü herkesten iyi bilir» dedi.
Yûsuf 78:
Yakub´un oğulları dediler ki; «Ey vezir, bu kardeşimizin ileri derecede yaşlanmış, ihtiyar bir babası var. Onun yerine içimizden birini alıkoy. Görüyoruz ki, sen iyiliksever bir adamsın.»
Yûsuf 79:
Yusuf «Çalınan eşyamızı valizinde bulduğumuz kimseden başkasını alıkoymaktan Allah´a sığınırız. Yoksa zalimlik etmiş oluruz» dedi.
Yûsuf 80:
Yakub´un oğulları Yusuf´tan umut kesince, aralarında konuşmak üzere bir kenara çekildiler. En büyükleri dedi ki; «Babanızın Allah adına sizden bağlayıcı bir güvence aldığını ve daha önceki Yusuf´a ilişkin ihmalinizi bilmiyor musunuz? Bu yüzden babam bana izin vermedikçe ya da hüküm verenlerin en hayırlısı olan Allah, hakkımda bir hüküm vermedikçe buradan ileriye adım atmam!»
Yûsuf 81:
Varınız babanıza deyiniz ki; ´Ey babamız! Oğlun hırsızlık yaptı, biz sadece bildiklerimizi söylüyoruz, yoksa bilinmez sırlara ilişkin bir haberimiz yoktur!
Yûsuf 82:
İçinde bulunduğumuz şehrin halkına ve birlikte yola çıktığımız kervana sor, söylediklerimiz kesinlikle doğrudur.
Yûsuf 83:
Hz. Yakub dedi ki; ´Herhalde nefsinizin kışkırtması ile bir komplo düzenlediniz. Bana yaman bir sabır düşüyor. Belki de Allah bana tüm oğullarımı birlikte kavuşturacaktır. Hiç şüphesiz O, her şeyi bilir ve her yaptığı yerindedir.»
Yûsuf 84:
Hz. Yakub, yüzünü başka tarafa çevirerek; ´Vah Yusuf´um vah!´ diye inledi. Gözleri hüzünden ağarmıştı, buna rağmen acısını içine gömüyor, belli etmiyordu.
Yûsuf 85:
Oğulları; «Vallahi, Yusuf Yusuf diye diye ya yatağa düşeceksin, ya da helâk olacaksın» dediler...
Yûsuf 86:
Hz. Yakub, oğullarına dedi ki; «Ben acımı ve ızdırabımı yalnız Allah´a şikayet ediyorum ve ben Allah hakkında sizin bilmediklerinizi biliyorum.»
Yûsuf 87:
Ey oğullarım, gidiniz Hz. Yusuf´u ve kardeşini arayınız, Allah´ın lütfundan ümit kesmeyiniz. Çünkü Allah´ın lütfundan, sadece kafirler ümitsiz olur.
Yûsuf 88:
Yakub´un oğulları, Yusuf´un yanına girdiklerinde dediler ki; ´Ey vezir, biz ve ailemiz sıkıntıya düştük, yanımızda düşük değerli bir bedel getirdik, fakat sen erzağımızı eksiltmeden ver, bize bağışta bulun. Çünkü Allah hayırseverleri ödüllendirir...»
Yûsuf 89:
Hz. Yusuf kardeşlerine; «Cahillik döneminde Yusuf´a ve kardeşine neler yaptığınızı hatırlıyor musunuz?» dedi.
Yûsuf 90:
Kardeşleri «Yoksa sen Yusuf musun?» dediler. O da dedi ki; «Evet, ben Yusuf´um, bu da kardeşimdir. Allah bize lütufta bulundu. Kuşku yok ki, kim kötülükten sakınır ve sabrederse, Allah iyilik edenleri asla ödülsüz bırakmaz.»
Yûsuf 91:
Kardeşleri; «Vallahi, Allah seni bize üstün kıldı, biz hep suçlu idik.» dediler...
Yûsuf 92:
Yusuf dedi ki; «Bugün size kınama yok, Allah günahlarınızı bağışlar, O merhametlilerin en merhametlisidir.»
Yûsuf 93:
Şimdi şu benim gömleğimi götürüp yüzüne sürün de gözleri açılsın. Sonra bütün ailenizle birlikte bana geliniz.
Yûsuf 94:
Kervan yola çıkınca, babaları yanındakilere; «Eğer bana bunak demeyecekseniz, söyleyeyim ki, burnuma Yusuf´un kokusu geliyor» dedi...
Yûsuf 95:
Yanındakiler, Hz. Yakub´a; «Vallahi, sen halâ o eski şaşkınlığının pençesindesin» dediler..
Yûsuf 96:
Hz. Yakub´un müjdeli haberi taşıyan oğlu gelip de gömleği babasının yüzüne sürünce, gözleri açılıverdi ve oğullarına «ben size Allah hakkında sizin bilmediklerinizi biliyorum demedim mi?» dedi.
Yûsuf 97:
Oğulları; «Ey babamız! Bizim adımıza Allah´tan günahlarımızı affetmesini dile, biz kesinlikle suçluyuz» dediler.
Yûsuf 98:
Hz. Yakub, oğullarına; «Sizin için daha sonra af dileyeceğim. Hiç kuşkusuz Allah affedicidir, merhametlidir» dedi.
Yûsuf 99:
Hz. Yakub ailesi, Hz. Yusuf´un yanına vardığında O, ana babasını bağrına bastı ve «Allah´ın izni ile Mısır´a güven içinde giriniz» dedi.
Yûsuf 100:
Ana babasını makam koltuğuna oturttu, bu arada hep birlikte önünde secdeye kapandılar. Bunun üzerine Hz. Yusuf, babasına dedi ki; «Babacığım, bu olay, bir zamanlar gördüğüm rüyanın somut yorumudur, Rabbim o rüyayı gerçeğe dönüştürdü. Ayrıca beni hapisten çıkararak ve şeytanın kışkırtması sonucunda kardeşlerimle aramın açılmasından sonra sizleri çöl ortasından kaldırıp yanıma getirerek bana lütufta bulundu. Hiç kuşkusuz Rabbim dilediklerine karşı lütufkâr davranır. O her şeyi bilen ve her yaptığını yerinde yapandır.»
Yûsuf 101:
Rabbim, sen bana egemenlikten pay verdin, beni olayları (ya da rüyaları) yorumlamaya ilişkin bazı bilgiler ile donattın. Ey göklerin ve yerin yaradanı! Gerek dünyada, gerek ahirette tek dayanağım sensin; canımı müslüman olarak al ve beni iyi kulların arasına kat.»
Yûsuf 102:
Ey Muhammed! Bu anlatılanlar, gayba ilişkin haberlerdir, onları sana vahiy yolu ile bildiriyoruz. Yoksa Hz. Yakub´un oğulları, biraraya gelerek kardeşlerinin tuzak kurmayı kararlaştırdıkları sırada sen yanlarında değildin.
Yûsuf 103:
Sen insanların iman etmesini ne kadar ısrarla istersen iste, onların çoğu iman etmeyecektir.
Yûsuf 104:
Oysa sen bu çabana karşılık onlardan herhangi bir ücret istemiyorsun. Kur´an, tüm insanlara seslenen bir hatırlatmadır sadece.
Yûsuf 105:
Göklerde ve yerde nice ayetler, nice ibret içerikli belgeler vardır, yanlarından geçtikleri halde onları umursamazlar.
Yûsuf 106:
Onların çoğu, Allah´a ortak koşmaksızın O´na inanmazlar.
Yûsuf 107:
Acaba onlar, hepsini birlikte çarpacak, yaygın bir ilahi azaba uğramayacaklarından ya da hiç farkında olmadıkları bir sırada ansızın kıyametin başlarına kopmayacağından emin midirler?
Yûsuf 108:
Ey Muhammed, de ki; «İşte benim yolum budur, ben inandırıcı kanıtlar göstererek insanları Allah´a çağırırım. Bana uyanlar da öyle yaparlar. Allah´ı her türlü noksanlıktan uzak tutarım. Ben Allah´a ortak koşanlardan değilim.»
Yûsuf 109:
Senden önce gönderdiğimiz tüm peygamberler de, çeşitli şehirlerin halklarından seçerek kendilerine vahiy indirdiğimiz erkekler idi. Onlar yeryüzünde gezerek; kendilerinden önceki inkârcı milletlerin sonunun nasıl olduğunu görmüyorlar mı? Kötülükten kaçınanlar için ahiret yurdu, dünyadan daha hayırlıdır. Bunu düşünemiyor musunuz?
Yûsuf 110:
Gönderdiğimiz peygamberler, ümmetlerinden iyice ümit kestiklerinde ve kesinlikle yalancı sayıldıkları sonucuna vardıklarında, kendilerine yardımımız erişiverdi de dilediklerimiz ortak azaptan kurtarıldı, fakat hiç kimse ağır suçlulardan şiddetli azabımızı savamaz.
Yûsuf 111:
Sağduyuluların, peygamberlere ilişkin hikâyelerden alacakları ibret dersleri vardır. Bu Kur´an bir düzmece sözler dizisi değildir. Tersine O, kendisinden önceki kutsal kitapları onaylayan, her şeyi ayrıntılı biçimde anlatan, mü´minler için doğru yol kılavuzu ve rahmet olan gerçek bir ilahi kitaptır.
Sistemli Evden Eve Taşımacılık
Wholesale B2B Marketplaces