Kamer 22:
Andolsun ki biz Kur´ânı düşünmek için kolaylaşdırmışızdır. O halde var mı bir düşünen?
Kamer 23:
Semud (kavmi, kendilerini azâb ile) korkutan (emir) leri yalan saydı (lar) da,
Kamer 24:
«Biz (im cinsimiz) den bir tek insana, ona mı tâbi´ olacağız? Bu takdîrde biz muhakkak ki bir sapıklık ve delilik içinde (kalmış oluruz)», dediler.
Kamer 25:
«Bizim aramızdan vahy ona mı verildi? Hayır, o, şımarık, aşırı bir yalancıdır».
Kamer 26:
Şımarık, aşırı yalancı kimmiş, yarın bilecekler onlar.
Kamer 27:
Hakıykat, biz onlara, bir imtihaan olmak üzere, o dişi deveyi gönderenleriz. «Onları gözetle ve fezalarına) sabret».
Kamer 28:
«Bir de suyun her halde aralarında taksîmli olduğunu kendilerine haber ver. Her su nevbetinde (saahibi) haazır (bulunsun» dedik.)
Kamer 29:
Binnetîce, arkadaşlarını çağırdılar. O da (kılıca) sarılarak (deveyi) kesdi.
Kamer 34:
Biz onlara taş (yağdıran bir fırtına) gönderdik (helak etdik). Lûtun ailesi müstesna. Onları bir sehar vakti kurtardık.
Kamer 35:
Tarafımızdan bir ni´met olarak. İşte şükredenleri biz böyle mükâfatlandırırız.
Kamer 36:
Andolsun ki (Lût) onlara (kendilerini) azâb ile yakalayacağımızı da haber vermişdi. Fakat onlar bu korkutmaları şübhe ile tekzîb etdiler.
Kamer 37:
Andolsun ki onlar müsâfirlerine (bile) kötülük yapmayı kasd etmişlerdi. Biz de gözlerini silme kör ediverdik. «İşte, (dedik,) azabımı ve tehdîdlerimi (n akıbetini) tadın».
Kamer 38:
Andolsun ki onlara bir sabah, (yakalarını) asla bırakmayacak olan bir azâb baskın yapdı.
Kamer 39:
«İşte tadın benim azabımı ve tehdîdlerimi (n akıbetini)».
Kamer 40:
Andolsun ki biz Kur´ânı düşünmek için kolaylaşdırmışızdır. O halde var mı düşünen?
Kamer 41:
Andolsun ki Fir´avn haanedanına da tehdîdler gelmişdir.
Kamer 42:
Onlar bizim âyetlerimizin hepsini tekzîb etdiler. Biz de kendilerini çok kuvvetli, kudretli bir yakalayışla yakaladık.
Kamer 43:
(Ey Kureyş), sizin kâfirleriniz (bütün) bunlardan daha mı hayırlıdır? Yoksa (semavî) kitablarda sizin için bir berâet mi var?
Kamer 44:
Yoksa onlar «Biz (peygamberlerden) intikaam olmıya muktedir bir cem´iyyet iz» mi diyorlar?.
Kamer 45:
Yakında o cem´iyyet bozulacak, onlar arkalarını dönüb kaçacaklardır.
Kamer 46:
Daha doğrusu onlara va´d olunan asıl (azabın) vakti, o sâatdir. O saat (in azâbı) daha belâlı, daha acıdır.
Kamer 47:
Şübhe yok ki günahkârlar (dünyâda) sapıklık ve (âhiretde) çılgın ateşler içindedirler.
Kamer 48:
O gün onlar yüzleri üstü ateşde sürüklenirler. (Onlara) «Tadın cehennemin dokunuşunu» (denilir).
Kamer 49:
Şübhesiz ki biz herşey´i bir takdîr ile yaratdık.
Kamer 50:
Ve bizim emrimiz (başka değil), birdir, bir göz kırpması gibi (sür´atli) dir.
Kamer 51:
Andolsun ki biz, sizin benzerlerinizi helak etmişizdir. O halde bir düşünen var mı?
Kamer 52:
Bununla beraber işledikleri her şey defterlerde (kayıdlı) dır.