Vâkıa 49:
Söyle: «Şüphesiz hem evvelkiler, hem sonrakiler,
Vâkıa 50:
ma´lûm bir günün muayyen vaktında behemehal toplanacaklardır».
Vâkıa 51:
Sonra hakıykaten siz, ey sapkınlar ve tekzîbciler,
Vâkıa 52:
Muhakkak ki zakkum ağacından yiyecek (kimse) (ersiniz,
Vâkıa 53:
Öyle ki karınlarınızı hep ondan doldurucularsınız,
Vâkıa 54:
üstüne de o kaynar sudan içeceklersiniz.
Vâkıa 55:
(O suretle ki) susamış develerin içişi gibi içeceklersiniz.
Vâkıa 56:
İşte ceza günü onlara (çekilecek) ziyafet budur!
Vâkıa 57:
Sizi biz yaratdık. O halde (tekrar dirilmiye de) inanmalı değilmisiniz?
Vâkıa 58:
(Eğer siz bir meniden yaratıldığınızı iddia ediyorsanız) O halde (rahimlere) dökmekde olduğunuz (o) meni nedir? Bana haber verin.
Vâkıa 59:
Onu siz mi (düzgün bir insan) suretine getiriyorsunuz, yoksa (o surete getirib) yaratanlar biz miyiz?
Vâkıa 60:
(60-61) Aranızda ölüm (ün keyfiyyetini, zamaanını, mekânını ve ecellerin mıkdarını) biz (ta´yin ve) takdîr etdik ve biz — (sizi helak ederek) yerinize diğer benzerlerinizi getirmeniz ve sizi bilemeyeceğiniz bir yaratılışda ve suretlerde tekrar peyda etmemiz hususunda — önüne geçilecekler de değiliz.
Vâkıa 61:
(60-61) Aranızda ölüm (ün keyfiyyetini, zamaanını, mekânını ve ecellerin mıkdarını) biz (ta´yin ve) takdîr etdik ve biz — (sizi helak ederek) yerinize diğer benzerlerinizi getirmeniz ve sizi bilemeyeceğiniz bir yaratılışda ve suretlerde tekrar peyda etmemiz hususunda — önüne geçilecekler de değiliz.
Vâkıa 62:
Andolsun ki birinci yaratılışı (nızı) bildiniz. Fakat (tekrar yaratılacağınızı da) düşünmeli değil misiniz?
Vâkıa 63:
Şimdi bana ekmekde olduğunuz (tohum) u haber verin.
Vâkıa 64:
Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitirenler biz miyiz?
Vâkıa 65:
Eğer dileseydik muhakkak ki onu (tohumsuz) bir ot kırıntısı yapardık da siz de şaşakalırdınız.
Vâkıa 66:
(Şöyle derdiniz:) «Biz hakıykaten ağır borca uğratılmışızdır».
Vâkıa 67:
«Daha doğrusu biz (umduğumuzdan) mahrum kalmışlarız».
Vâkıa 68:
Şimdi içmekde olduğunuz suyu söyleyin bana.
Vâkıa 69:
Onu bulutdan siz mi indirdiniz, yoksa indiriciler biz miyiz?
Vâkıa 70:
Eğer dileseydik onu (içilmeyecek) tuzlu bir su yapardık. O halde şükretmeli değil misiniz?
Vâkıa 71:
Şimdi bana (yeşil bir ağacdan) çakmakda olduğunuz ateşi söyleyin.
Vâkıa 72:
Onun ağacını siz mi yarardınız, yoksa yaratanlar biz miyiz?
Vâkıa 73:
Biz onu hem bir ibret, hem çöl yolcularına bir fâide kıldık.
Vâkıa 74:
O halde Rabbini o büyük adiyle tesbîh (ve tenzîh) et.
Vâkıa 75:
Hayır (hakıykatler kâfirlerin dedikleri gibi değildir). İşte yıldızların düşdüğü yerlere andediyorum.
Vâkıa 76:
ki hakıykaten bu, eğer bilirseniz, büyük bir anddır,
Vâkıa 77:
muhakkak o, elbette çok şerefli bir Kur´andır,
Vâkıa 78:
ki Sıyânet edilmiş bir kitabda (yazılı) dır.
Vâkıa 79:
Ona tam bir suretde temizlenmiş olanlardan başkası el süremez.