Necm 16:
O (gördüğü) zaman Sidreyi bürüyordu onu bürümekde olan.
Necm 17:
(Peygamberin) göz (ü, gördüğünden) ağmadı, (onu) aşmadı da.
Necm 18:
Andolsun ki o, Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını görmüşdür.
Necm 19:
(19-20) (Allâhı bırakıb tapdığınız) Lât(ın), Uzzâ (nın) ve (bunların) üçüncüsü olan diğer Menât (ın her hangi birşey hakkında zerrece kudretleri var mı?) Bize haber verin.
Necm 20:
(19-20) (Allâhı bırakıb tapdığınız) Lât(ın), Uzzâ (nın) ve (bunların) üçüncüsü olan diğer Menât (ın her hangi birşey hakkında zerrece kudretleri var mı?) Bize haber verin.
Necm 23:
Bu (putlar) sizin ve atalarınızın takdığınız adlardan başkası değildir. Allah onlara hiçbir hüccet indirmedi. Onlar, kuruntudan ve nefisler (in) in arzuu etdiği hevâ (ve heves) den başkasına tâbi´ olmuyorlar. Halbuki andolsun, kendilerine Rablerinden o hidâyet (rehberi) gelmişdir.
Necm 24:
Yoksa insana her umduğu şey´ (e nail olma imkânı) mı var?
Necm 26:
Göklerde nice melek vardır ki onların şefaatleri bile hiçbir şey´e yaramaz. Meğer ki (o şefaat) Allahın dileyeceği ve raazî olacağı kimseler için (ve ancak Onun) izin vermesinden sonra ola.
Necm 28:
Halbuki onların buna dâir de bilgisi yokdur. Onlar kuruntudan başkasına tâbi´ olmazlar. Kuruntu ise, şübhesiz, hakdan hiç birşey´i ifâde etmez.
Necm 29:
Onun için sen (Habîbim) bizim zikrimize arka çeviren, dünyâ hayâtından başkasını arzuu etmeyen kimselerden yüz çevir.
Necm 30:
Onların ilimden erebildikleri (son had) işte budur. Şübhesiz ki Rabbin, yolundan sapan kimseleri çok iyi bilenin ta kendisidir. O, hidâyet bulan kimseleri de pek iyi bilendir.
Necm 31:
Göklerde ne var, yerde ne varsa Allahındır. (Bunların yaratılması ve nizaama getirilmesi ise Allahın) kötülük edenleri, yapdıklarına mukaabil cezalandırılması, güzel hareket edenleri de daha güzeliyle mükâfatlandırması içindir.
Necm 32:
(O güzel hareket edenler), ufak ufak suçlar (ı) haaric olmak üzere, günâhın büyüklerinden ve fuhuşlardan kaçınanlardır. Şübhesiz ki Rabbin, mağfireti bol olandır. O, sizi daha toprakdan yaratdığı zaman ve siz henüz analarınızın karınlarında döller haalinde olduğunuz sırada siz (in ne olduğunuzu) çok iyi bilendir. Bunun için kendinizi (beğenib) temize çıkarmayın. O, (fenâlıkdan) sakınan kimdir, çok iyi bilendir.
Necm 33:
(33-34) Şimdi (îmandan) dönen, (malından) biraz (ını) verib de gerisini sert kaya gibi elinde tutan adamı gördün mü?
Necm 34:
(33-34) Şimdi (îmandan) dönen, (malından) biraz (ını) verib de gerisini sert kaya gibi elinde tutan adamı gördün mü?
Necm 35:
Gaybın ilmi onun nezdindedir de kendisi mi görüyor?!
Necm 36:
(36-37) Yoksa Musânın ve (Allahdan aldığı emri) vazifesini tastamam îfâ eden İbrâhîmin sahîfelerinde olan (şun) lardan haberdâr mı edilmedi? :
Necm 37:
(36-37) Yoksa Musânın ve (Allahdan aldığı emri) vazifesini tastamam îfâ eden Ibrâhîmin sahîfelerinde olan (şun) lardan haberdâr mı edilmedi? :
Necm 38:
Hakıykaten hiçbir günahkâr diğerinin günâh yükünü çekmez.
Necm 39:
Hakıykaten insan için kendi çalışdığından başkası yokdur.