Müddessir Suresi Türkçe Meali
Müddessir 1:
Ey bürünüb sarınan (Habîbim),
Müddessir 2:
kalk, artık (kâfirleri azâb ile) korkut.
Müddessir 3:
Rabbini büyük tanı,
Müddessir 4:
elbiseni (bundan sonra da) temizle (mekde devam et),
Müddessir 5:
azâb (a götürecek şeyleri) terk (de yine sebat) eyle.
Müddessir 6:
İyiliği — çoğu isteyerek — yapma.
Müddessir 7:
Rabbin (in rızaası) için katlan.
Müddessir 8:
Çünkü o boru üfürülünce,
Müddessir 9:
(9-10) işte o (vakit, o gün) kâfirlerin aleyhinde pek çetin bir gündür. Kolay değil.
Müddessir 10:
(9-10) işte o (vakit, o gün) kâfirlerin aleyhinde pek çetin bir gündür. Kolay değil.
Müddessir 11:
(11-12-13-14) Bir tek (ya´nî nev´i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.
Müddessir 12:
(11-12-13-14) Bir tek (ya´nî nev´i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.
Müddessir 13:
(11-12-13-14) Bir tek (ya´nî nev´i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.
Müddessir 14:
(11-12-13-14) Bir tek (ya´nî nev´i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.
Müddessir 15:
Sonra da o (bütün bunlara rağmen) hırs ile daha da artırmamı ister.
Müddessir 16:
Hayır (kat´iyyen artırmayacağım). Çünkü o, bizim âyetlerimize karşı alabildiğine bir inâdcı (kesilmiş) dir.
Müddessir 17:
Ben onu sarp bir yokuşa sardıracağım.
Müddessir 18:
Çünkü o (Kur´an hakkında ne diyeceğini) uzun uzadıya düşündü, (kendine göre gûyâ bir) ölçü koydu.
Müddessir 19:
Hay kahr olası! Ne biçim ölçü kurdu o?
Müddessir 20:
Yine kahr olası, nasıl ölçü yapdı o?!
Müddessir 21:
Sonra bakdı.
Müddessir 22:
Sonra (ümîdsizliğinden ve öfkesinden) kaşlarını çatdı, suratını asdı.
Müddessir 23:
En son arka çevirdi ve büyüklük tasladı da,
Müddessir 24:
«Bu, dedi, (sihirbazlardan öğrenilib) rivayet edilen bir sihirden başkası değil».
Müddessir 25:
«Muhakkak bu, insan sözünden başkası değil».
Müddessir 26:
Onu cehenneme sokacağım ben.
Müddessir 27:
Sen biliyor musun, cehennem nedir?
Müddessir 28:
Hem (bedeninden hiçbir eser) bırakmaz (hepsini helak eder), hem yine (eski haaline getirib aynı azâbı yapmakdan) vaz geçmez o,
Müddessir 29:
insana çok susamışdır.
Müddessir 30:
Üzerinde on dokuz (melek) vardır.
Müddessir 31:
Biz o ateşin bekçi (lik) lerine meleklerden başkasını me´mur etmedik. Sayılarını da küfredenler için — başka değil — ancak bir fitne yapdık ki kendilerine kitâb verilenler sağlam bilgi edinsin (ler), îman edenlerin de inanları artsın. (Hulâsa) hem kendilerine kitâb verilenler, hem mü´minler (bu hususda) şüpheye düşmesin (ler). Kalblerinde maraz bulunanlarla kâfirler dahi «Allah bu (aded) le, misâl olarak, yeni murad etmiş?» desin (ler). İşte Allah, kimi dilerse böylece şaşırtır, kimi de dilerse doğru yola getirir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. O, insan (lar) için öğüdden başkası değildir.
Müddessir 32:
Fakat ne gezer! Andolsun aya,
Müddessir 33:
(Gündüzün hitâmiyle) dönüb geldiği zaman geceye,
Müddessir 34:
ağardığı dem sabaha ki,
Müddessir 35:
hakıykaten (o cehennem) büyük büyük (belâ) lardan biridir,
Müddessir 36:
(36-37) İnsan (lar) için, sizden ileri gitmek, yahud geri kalmak isteyenler için en korkutucu olmak bakımından.
Müddessir 37:
(36-37) İnsan (lar) için, sizden ileri gitmek, yahud geri kalmak isteyenler için en korkutucu olmak bakımından.
Müddessir 38:
Her nefs, kazandığı (kesb-ü ihtiyar etdiği) şey mukaabilinde bir rehindir.
Müddessir 39:
Ancak sağcılar böyle değil.
Müddessir 40:
(Onlar) cennetlerdedirler. Soruşurlar,
Müddessir 41:
günahkârları (n hallerini):
Müddessir 42:
«Sizi cehenneme sokan nedir»?
Müddessir 43:
(Günahkârlar) dediler (derler): «Biz namaz kılanlardan değildik».
Müddessir 44:
«Yoksula yedirmezdik»,
Müddessir 45:
«Biz de (baatıla) dalanlarla beraber dalardık»,
Müddessir 46:
«Ceza (ve hisâb) gününü de yalan sayardık».
Müddessir 47:
«Nihayet bize ölüm gelib çatdı».
Müddessir 48:
Artık şefaat edicilerin hiçbir şefaati onlara fâide vermeyecek.
Müddessir 49:
Böyle iken şunlara ne oluyor ki (haalâ) öğüd (kabul etmek) den yüz çeviricidirler?
Müddessir 50:
(50-51) Sanki onlar arslandan ürküb kaçan vahşî eşeklerdir!
Müddessir 51:
(50-51) Sanki onlar arslandan ürküb kaçan vahşî eşeklerdir!
Müddessir 52:
Evet, onlardan herkişi kendisine neşredilecek sahîfeler verilmesini ister.
Müddessir 53:
Hayır (bu isteyişleri boşdur). Daha doğrusu onlar âhiretden korkmazlar.
Müddessir 54:
Gerçek, o (Kur´an) hiç şüphesiz bir öğüddür.
Müddessir 55:
Onun için kim dilerse (onu okuyarak, alacağı) öğüd (ü, ibreti) alır.
Müddessir 56:
Bununla beraber Allahın dileyeceğinden başkaları o öğüdü almazlar ki (Onun azabından) korunmıya ehil olan da odur, yarlığanmıya ehil olan da o.
Sistemli Evden Eve Taşımacılık
Wholesale B2B Marketplaces