Meâric 22:
(22-23) (Fakat şunlar) öyle değil: Namaz kılanlar ki onlar namazlarına devam edenlerdir.
Meâric 23:
(22-23) (Fakat şunlar) öyle değil: Namaz kılanlar ki onlar namazlarına devam edenlerdir.
Meâric 24:
(24-25) Mallarında sâil ve mahrum için belli bir hak tanıyanlar,
Meâric 25:
(24-25) Mallarında sâil ve mahrum için belli bir hak tanıyanlar,
Meâric 26:
ceza (ve hisab) gününün doğruluğuna inananlar.
Meâric 27:
Bir de (şunlar): Rablerinin azabından korkanlar.
Meâric 28:
Ki onlar filhakıyka Rablerinin azabından garantili değildirler.
Meâric 29:
(29-30) Şunlar da (öyle): Karılarından, yahud sağ ellerinin mâlik olduklarından başkasına karşı utanacak yerlerini saklayanlar. Çünkü onlar (bunlar Hakkında) kınanmış değildirler.
Meâric 30:
(29-30) Şunlar da (öyle): Karılarından, yahud sağ ellerinin mâlik olduklarından başkasına karşı utanacak yerlerini saklayanlar. Çünkü onlar (bunlar Hakkında) kınanmış değildirler.
Meâric 31:
Fakat bundan ötesini arayan kişiler (yok mu?) işte onlar haddi çiğneyip aşanların ta kendileridir.
Meâric 32:
(Şunlar da müstesna:) Emânetlerine ve ahidlerine riaayet edenler.
Meâric 35:
işte bunlar cennetlerde ikram olunanlardır.
Meâric 36:
(36-37) Şimdi, o küfredenlere ne oluyor ki senin sağ (ın) dan, sol (un) dan halka halka hep gözlerini sana doğru dikib bakmakdadırlar.
Meâric 37:
(36-37) Şimdi, o küfredenlere ne oluyor ki senin sağ (ın) dan, sol (un) dan halka halka hep gözlerini sana doğru dikib bakmakdadırlar.
Meâric 38:
Onlardan herkes Naîm cennetine sokulacağını mı ümîd ediyor?
Meâric 39:
Hayır (ne gezer)! Hakıykat biz onları (da) o bilib durdukları şeyden yaratdık.
Meâric 40:
(40-41) Yine hayır, (iş onların umdukları gibi değildir). Doğuların, batıların Rabbine andederim ki, şübhesiz biz onların yerine kendilerinden daha hayırlısını getirmiye de elbette kaadiriz ve biz, önümüze geçilebilecekler (den) de değiliz.
Meâric 41:
(40-41) Yine hayır, (iş onların umdukları gibi değildir). Doğuların, batıların Rabbine andederim ki, şübhesiz biz onların yerine kendilerinden daha hayırlısını getirmiye de elbette kaadiriz ve biz, önümüze geçilebilecekler (den) de değiliz.
Meâric 42:
(Şimdilik) onları (hallerine) bırak. (Azâb ile) tehdîd edilmekde oldukları günlerine kavuşuncaya kadar dalsınlar, oynaya dursunlar.
Meâric 43:
O gün onlar, sanki dikili bir şey´e koşuyorlar gibi, kabirlerin) den fırlaya fırlaya (mahşere) çıkarlar,
Meâric 44:
gözleri horlukla aşağıda, kendilerini bir zillet (ve hakaaret) kaplamış olarak. İşte bu, onların tehdîd edilegeldikleri gündür.