وَلَمَّا
جَآءَهُمْ
كِتَٰبٌ
مِّنْ
عِندِ
ٱللَّهِ
مُصَدِّقٌ
لِّمَا
مَعَهُمْ
وَكَانُوا۟
مِن
قَبْلُ
يَسْتَفْتِحُونَ
عَلَى
ٱلَّذِينَ
كَفَرُوا۟
فَلَمَّا
جَآءَهُم
مَّا
عَرَفُوا۟
كَفَرُوا۟
بِهِۦ
ۚ
فَلَعْنَةُ
ٱللَّهِ
عَلَى
ٱلْكَٰفِرِينَ
Ali Fikri Yavuz:
Vaktâ ki onlara (Yahudî’lere), Allah katında beraberlerindekini (Tevrat’ı iman esaslarında) tasdîk eden Kur’an geldi, (bunu tanımadılar); halbuki Kur’an gelmeden önce, (bu yahudîler, arap müşrikleri ile mücadelelerinde zor duruma düştükleri zaman: Tevrat’da anılan âhir zaman Peygamberi gelseydi de bize yardım etseydi diye) o müşriklere karşı (Allah’dan) imdat diliyorlardı. İşte o (Tevrat’da vasfını) bildikleri (Peygamber) onlara gelince, onu inkâr ettiler. Artık Allah’ın lâneti o kâfirler üzerine olsun...