Mürselat 25:
(25-26) Biz yeri bir toplantı mevzii yapmadık mı? Dirilere ve ölülere.
Mürselat 26:
(25-26) Biz yeri bir toplantı mevzii yapmadık mı? Dirilere ve ölülere.
Mürselat 27:
Ve orada yüksek, sabit dağlar kıldık ve size bir tatlı su içirdik.
Mürselat 28:
(28-29) O gün vay haline yalanlayanların. Kendisini yalanladığınız şeye gidiniz.
Mürselat 29:
(28-29) O gün vay haline yalanlayanların. Kendisini yalanladığınız şeye gidiniz.
Mürselat 30:
(30-31) Üç kola ayrılmış olan bir gölgeye gidiniz. Ne gölgelendiricidir ve ne de alevden koruyabilir.
Mürselat 31:
(30-31) Üç kola ayrılmış olan bir gölgeye gidiniz. Ne gölgelendiricidir ve ne de alevden koruyabilir.
Mürselat 32:
(32-33) Şüphe yok ki, o köşk gibi kıvılcımlar atar. Sanki o birer sarı erkek develerdir.
Mürselat 33:
(32-33) Şüphe yok ki, o köşk gibi kıvılcımlar atar. Sanki o birer sarı erkek develerdir.
Mürselat 34:
(34-35) O gün vay haline yalanlayanların. Bu bir gündür ki, konuşamazlar.
Mürselat 35:
(34-35) O gün vay haline yalanlayanların. Bu bir gündür ki, konuşamazlar.
Mürselat 36:
Ve onlar için izin verilmez, itizarda da bulunamazlar.
Mürselat 37:
(37-38) O gün vay haline yalanlayanların. İşte bu, ayırd etme günüdür, sizleri de evvelkileri de toplayıverdik.
Mürselat 38:
(37-38) O gün vay haline yalanlayanların. İşte bu, ayırd etme günüdür, sizleri de evvelkileri de toplayıverdik.
Mürselat 39:
(39-40) Artık sizin için bir hile var ise hemen bana hilede bulunun. O gün vay haline yalanlayanların.
Mürselat 40:
(39-40) Artık sizin için bir hile var ise hemen bana hilede bulunun. O gün vay haline yalanlayanların.
Mürselat 41:
Şüphe yok ki, muttakîler ise gölgelerde ve çeşmelerdedirler.
Mürselat 42:
Ve canlarının istediğinden meyveler (içindedirler).
Mürselat 43:
Yeyiniz ve içiniz, afiyet olsun yapar olduğunuz şey sebebiyle.
Mürselat 44:
Şüphe yok ki, Biz muhsin olanları işte böyle mükâfaatlandırırız.
Mürselat 45:
(45-47) O gün vay haline yalanlayanların. Yeyiniz ve menfaatleniniz biraz, muhakkak ki, siz günahkârlarsınız. O gün vay haline yalanlayanların.
Mürselat 46:
(45-47) O gün vay haline yalanlayanların. Yeyiniz ve menfaatleniniz biraz, muhakkak ki, siz günahkârlarsınız. O gün vay haline yalanlayanların.
Mürselat 47:
(45-47) O gün vay haline yalanlayanların. Yeyiniz ve menfaatleniniz biraz, muhakkak ki, siz günahkârlarsınız. O gün vay haline yalanlayanların.
Mürselat 48:
Onlara «Rükû ediniz!» denildiği zaman rükû etmezler.