Meâric 35:
İşte onlar, cennetler içinde ağırlananlardır.
Meâric 36:
Şimdi küfretmekte olanlara ne oluyor ki, boyunlarını sana uzatıp koşuyorlar.
Meâric 37:
Sağ yandan ve sol yandan bölükler halinde.
Meâric 38:
Onlardan her biri, nimetlerle donatılmış cennete gireceğini mi umuyor (tamah ediyor)?
Meâric 39:
Hayır, doğrusu biz onları bildikleri şeyden yarattık.
Meâric 40:
Artık, doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim; biz gerçekten güç yetirenleriz;
Meâric 41:
Onların yerine kendilerinden daha hayırlılarını getirip değiştirmeğe. Üstelik bizim önümüze geçilemez.
Meâric 42:
Şu halde sen, kendilerine vadedilen (azab) günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak; dalıp oynasınlar, oyalansınlar.
Meâric 43:
Kabirlerinden koşarcasına çıkacakları gün, sanki onlar dikili bir şeye yönelmişler gibidirler.
Meâric 44:
Gözleri ´korkudan ve dehşetten düşük,´ yüzlerini de bir zillet sarıp kaplamış; işte bu, kendilerine vadedilmekte olan (kıyamet ve azab) günüdür.