Sâffât 4:
Hiç tartışmasız, sizin ilahınız gerçekten birdir.
Sâffât 5:
Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi´dir, doğuların da Rabbi´dir.
Sâffât 6:
Hiç şüphesiz, biz dünya göğünü ´çekici bir süsle´, yıldızlarla süsleyip donattık.
Sâffât 7:
Ve itaatten çıkmış her azgın şeytandan koruduk;
Sâffât 8:
Ki onlar, Mele-i Alâ´ya kulak verip dinleyemezler ve onlar her yandan kovulur atılırlar;
Sâffât 9:
Uzaklaştırılırlar. Onlar için kesintisiz bir azab vardır.
Sâffât 10:
Ancak (sözü hırsızlama) çalıp kapan olursa, artık onu da delip geçen ´yakıcı bir alev´ izler (ve yok eder).
Sâffât 11:
Şimdi onlara sor: Yaratılış bakımından onlar mı daha zorlu, yoksa bizim yarattıklarımız mı? Doğrusu biz onları, cıvık, yapışkan bir çamurdan yarattık.
Sâffât 12:
Hayır, sen (bu muhteşem yaratışa ve onların inkarına) şaşırdın kaldın; onlar ise alay edip duruyorlar.
Sâffât 13:
Kendilerine öğüt verildiğinde, öğüt almıyorlar.
Sâffât 14:
Bir ayet (mucize) gördüklerinde de, alay konusu edinip eğleniyorlar.
Sâffât 15:
«Bu, açıkça bir büyüden başkası değildir» dediler.
Sâffât 16:
«Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?»
Sâffât 93:
Derken onların üstüne yürüyüp sağ eliyle bir darbe indirdi.
Sâffât 94:
Çok geçmeden (halkı) birbirine girmiş durumda kendisine yönelip geldiler.
Sâffât 95:
Dedi ki: «Yontmakta olduğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?»
Sâffât 96:
«Oysa sizi de, yapmakta olduklarınızı da Allah yaratmıştır.»
Sâffât 97:
Dediler ki: «Onun için (yüksekçe) bir bina inşa edin de onu çılgınca yanan ateşin içine atın.»
Sâffât 98:
Böylelikle ona bir tuzak hazırlamak istediler. Oysa biz, onları alçaltılmışlar kıldık.
Sâffât 99:
(İbrahim) Dedi ki «Şüphesiz ben, Rabbime gidiciyim; O, beni hidayete eriştirecektir.»
Sâffât 100:
«Rabbim, bana salihlerden (olan bir çocuk) armağan et.»
Sâffât 101:
Biz de onu halim bir çocukla müjdeledik.
Sâffât 102:
Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona) : «Oğlum» dedi. «Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken görüyordum. Bir bak, sen ne düşünüyorsun.» (Oğlu İsmail) Dedi ki: «Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah, beni sabredenlerden bulacaksın.»
Sâffât 103:
Sonunda ikisi de (Allah´ın emrine ve takdirine) teslim olup (babası, İsmail´i kurban etmek için) onu alnı üzerine yatırdı;
Sâffât 156:
Yoksa sizin apaçık olan ispatlı bir deliliniz mi var?
Sâffât 157:
Eğer doğru söyleyenler iseniz, öyleyse getirin kitabınızı.
Sâffât 158:
Onlar, kendisiyle (Allah ile) cinler arasında da bir soy bağı kurdular. Oysa andolsun, cinler de onların gerçekten (azab için getirilip) hazır bulundurulacaklarını bilmişlerdir.
Sâffât 159:
Onların nitelendirmekte olduklarından Allah yücedir.