Mü`min Suresi Türkçe Meali
Mü`min 1:
Hâ. Mîm.
Mü`min 2:
(2-3) Bu Kitap mutlak galip, hakkıyla bilen, günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, azabı çetin, lütuf sahibi Allah tarafından indirilmiştir. O´ndan başka hiçbir ilâh yoktur, dönüş ancak O´nadır.
Mü`min 3:
(2-3) Bu Kitap mutlak galip, hakkıyla bilen, günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, azabı çetin, lütuf sahibi Allah tarafından indirilmiştir. O´ndan başka hiçbir ilâh yoktur, dönüş ancak O´nadır.
Mü`min 4:
İnkâr edenler müstesna, hiç kimse Allah´ın âyetleri hakkında tartışmaz. Onların şehirlerde (rahatlıkla) gezip dolaşması seni aldatmasın.
Mü`min 5:
Onlardan önce Nuh kavmi ve bunlardan sonraki topluluklar da (peygamberlerini) engellemeye, her ümmet kendi peygamberini yakalamaya azmetmişti. Bâtılı hakkın yerine koymak için mücadele etmişlerdi. Bunun üzerine ben onları kıskıvrak yakaladım. İşte, cezalandırmamın nasıl olduğunu gör!
Mü`min 6:
İnkâr edenlerin cehennem ehli olduklarına dair Rabbinin sözü böylece gerçekleşti.
Mü`min 7:
Arş´ı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O´na iman ederler. Müminlerin de bağışlanmasını isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru! (derler).
Mü`min 8:
Rabbimiz! Onları da, onların atalarından, zevcelerinden, nesillerinden iyi olanları da kendilerine vâdettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz azîz ve hakîm olan sensin!
Mü`min 9:
Bir de onları, her türlü kötülüklerden koru. O gün sen kimi kötülüklerden korursan muhakkak ki onu rahmetine mazhar etmiş olursun. Bu en büyük kurtuluştur.
Mü`min 10:
İnkâr edenlere şöyle seslenilir: Allah´ın gazabı, sizin kendinize olan kızgınlıktan elbette daha ağırdır. Zira siz imana davet ediliyor, fakat inkâr ediyordunuz.
Mü`min 11:
Onlar: Rabbimiz, bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Biz de günahlarımızı itiraf ettik. Bir daha (bu ateşten) çıkmaya yol var mıdır? derler.
Mü`min 12:
(Onlara denir ki:) İşte bunun sebebi şudur: Tek Allah´a ibadete çağrıldığı zaman inkâr edersiniz. O´na ortak koşulunca (bunu) tasdik edersiniz. Artık hüküm, yücelerin yücesi Allah´ındır.
Mü`min 13:
Size âyetlerini gösteren, sizin için gökten rızık indiren O´dur. Allah´a yönelenden başkası ibret almaz.
Mü`min 14:
Haydi, kâfirlerin hoşuna gitmese de Allah´a, Allah için dindar ve ihlâslı olarak dua edin!
Mü`min 15:
Dereceleri yükselten, Arş´ın sahibi Allah, kavuşma günüyle korkutmak için kullarından dilediğine iradesiyle ilgili vahyi indirir.
Mü`min 16:
O gün onlar (kabirlerinden) meydana çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah´a gizli kalmaz. Bugün hükümranlık kimindir? Kahhâr olan tek Allah´ındır.
Mü`min 17:
Bugün herkese kazandığının karşılığı verilir. Bugün haksızlık yoktur. Şüphesiz Allah, hesabı çarçabuk görendir.
Mü`min 18:
Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Çünkü o onda dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelmiştir. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenir şefaatçısı vardır.
Mü`min 19:
Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir.
Mü`min 20:
Allah, adaletle hükmeder. O´nu bırakıp taptıkları ise, hiçbir şeye hükmedemezler. Şüphesiz Allah, hakkıyla işiten ve görendir.
Mü`min 21:
Onlar, yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin âkıbetinin nasıl olduğunu görsünler! Onlar, kuvvet ve yeryüzündeki eserleri yönünden bunlardan daha da üstündüler. Böyleyken Allah onları günahları yüzünden yakaladı. Onları Allah´ın gazabından koruyan da olmadı.
Mü`min 22:
Bunun sebebi, peygamberleri kendilerine apaçık mucizeler getirdikleri halde, inkâr etmeleri idi. Allah da kendilerini tutup yakalayıverdi. Doğrusu O, kuvvetlidir; azabı da pek çetindir.
Mü`min 23:
(23-24) Andolsun ki biz Musa´yı mucizelerimiz ve apaçık hüccetle, Firavun, Hâmân ve Karun´a gönderdik. Onlar: Bu, çok yalancı bir sihirbazdır! dediler.
Mü`min 24:
(23-24) Andolsun ki biz Musa´yı mucizelerimiz ve apaçık hüccetle, Firavun, Hâmân ve Karun´a gönderdik. Onlar: Bu, çok yalancı bir sihirbazdır! dediler.
Mü`min 25:
İşte o (Musa), tarafımızdan kendilerine hakkı getirince: Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınları sağ bırakın! dediler. Ama kâfirlerin tuzağı elbette boşa çıkar.
Mü`min 26:
Firavun: Bırakın beni, dedi. Musa´yı öldüreyim; (Kurtarabilirse) Rabbine yalvarsın! Çünkü ben onun, dininizi değiştireceğinden, yahut yeryüzünde fesat çıkaracağından korkuyorum.
Mü`min 27:
Musa da: Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim, sizin de Rabbinize sığındım, dedi.
Mü`min 28:
Firavun ailesinden olup, imanını gizleyen bir mümin adam şöyle dedi: Siz bir adamı «Rabbim Allah´tır» diyor diye öldürecek misiniz? Halbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler getirmiştir. Eğer o yalancı ise yalanı kendisinedir. Eğer doğru söylüyorsa sizi tehdit ettiğinin (azâbın), bir kısmı olsun gelip size çatar. Şüphesiz Allah, haddi aşan, yalancı kimseyi doğru yola eriştirmez.
Mü`min 29:
Ey kavmim! Bugün, yeryüzüne hakim kimseler olarak hükümranlık sizindir. Ama Allah´ın azabı bize gelip çatarsa, kim bize yardım eder? Firavun: Ben size kendi görüşümü söylüyorum ve yine size ancak doğru yolu gösteriyorum dedi.
Mü`min 30:
(30-31) İman etmiş olan dedi ki: «Ey kavmim! Doğrusu ben sizin için, Nuh kavminin, Âd, Semûd ve onlardan sonra gelenlerin durumu gibi, (peygamberleri yalanlayan) toplulukların başlarına gelen bir âkıbetten korkuyorum. Allah, kullarına bir zulüm dileyecek değildir.»
Mü`min 31:
(30-31) İman etmiş olan dedi ki: «Ey kavmim! Doğrusu ben sizin için, Nuh kavminin, Âd, Semûd ve onlardan sonra gelenlerin durumu gibi, (peygamberleri yalanlayan) toplulukların başlarına gelen bir âkıbetten korkuyorum. Allah, kullarına bir zulüm dileyecek değildir.»
Mü`min 32:
(32-33) «Ey kavmim! Gerçekten sizin için o bağrışıp çağrışma gününden, arkanıza dönüp kaçacağınız günden korkuyorum. Sizi Allah´tan (O´nun azabından) kurtaracak kimse yoktur. Allah kimi saptırırsa, artık onu doğru yola iletecek de yoktur.»
Mü`min 33:
(32-33) «Ey kavmim! Gerçekten sizin için o bağrışıp çağrışma gününden, arkanıza dönüp kaçacağınız günden korkuyorum. Sizi Allah´tan (O´nun azabından) kurtaracak kimse yoktur. Allah kimi saptırırsa, artık onu doğru yola iletecek de yoktur.»
Mü`min 34:
Andolsun ki, (Musa´dan) önce Yusuf da size açık deliller getirmişti ve onun size getirdiği şeyler hakkında şüphe edip durmuştunuz. Nihayet o vefat edince «Allah ondan sonra peygamber göndermez» dediniz. İşte Allah o aşırı giden şüphecileri böyle saptırır.
Mü`min 35:
Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı halde Allah´ın âyetleri hakkında mücadele edenler gerek Allah yanında, gerekse iman edenler yanında büyük bir nefretle karşılanır. Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler.
Mü`min 36:
(36-37) Firavun: Ey Hâmân, bana yüksek bir kule yap; belki yollara, göklerin yollarına erişirim de Musa´nın Tanrısı´nı görürüm! Doğrusu ben onu, yalancı sanıyorum, dedi. Böylece Firavun´a, yaptığı kötü iş süslü gösterildi ve yoldan saptırıldı. Firavun´un tuzağı tamamen boşa çıktı.
Mü`min 37:
(36-37) Firavun: Ey Hâmân, bana yüksek bir kule yap; belki yollara, göklerin yollarına erişirim de Musa´nın Tanrısı´nı görürüm! Doğrusu ben onu, yalancı sanıyorum, dedi. Böylece Firavun´a, yaptığı kötü iş süslü gösterildi ve yoldan saptırıldı. Firavun´un tuzağı tamamen boşa çıktı.
Mü`min 38:
O iman eden kimse: Ey kavmim! dedi, siz bana uyun, sizi doğru yola götüreceğim.
Mü`min 39:
Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı, geçici bir eğlencedir. Ama ahiret, gerçekten kalınacak yurttur.
Mü`min 40:
Kim bir kötülük işlerse, onun kadar ceza görür. Kim de kadın veya erkek, mümin olarak faydalı bir iş yaparsa işte onlar, cennete girecekler, orada onlara hesapsız rızık verilecektir.
Mü`min 41:
Ey kavmim! Nedir bu hal? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz.
Mü`min 42:
Siz beni, Allah´ı inkâr etmeye ve hiç tanımadığım nesneleri O´na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi, azîz ve çok bağışlayan Allah´a davet ediyorum.
Mü`min 43:
Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah´adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir.
Mü`min 44:
Size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah´a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını çok iyi görendir.
Mü`min 45:
Nihayet Allah, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden bu zatı korudu, Firavun´un kavmini ise kötü azap kuşatıverdi.
Mü`min 46:
Onlar sabah akşam o ateşe sokulurlar. Kıyametin kopacağı gün de: Firavun ailesini azabın en çetinine sokun (denilecek)!
Mü`min 47:
(Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler.
Mü`min 48:
O büyüklük taslayanlar ise: Doğrusu hepimiz bunun içindeyiz. Şüphe yok ki Allah kulları arasında vereceği hükmü verdi, derler.
Mü`min 49:
Ateşte bulunanlar cehennem bekçilerine: Rabbinize dua edin, bizden, bir gün olsun azabı hafifletsin! diyecekler.
Mü`min 50:
(Bekçiler:) Size peygamberleriniz açık açık deliller getirmediler mi? derler. Onlar da: Getirdiler, cevabını verirler. (Bekçiler ise): O halde kendiniz yalvarın, derler. Halbuki kâfirlerin yalvarması boşunadır.
Mü`min 51:
Şüphesiz peygamberlerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında, hem şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz.
Mü`min 52:
O gün zalimlere, özür dilemeleri hiçbir fayda sağlamaz. Artık lânet de onlarındır, kötü yurt da onlarındır!
Mü`min 53:
(53-54) Andolsun ki biz Musa´ya hidayeti verdik ve İsrailoğullarına, akıl sahipleri için bir öğüt ve doğruluk rehberi olan Kitab´ı miras bıraktık.
Mü`min 54:
(53-54) Andolsun ki biz Musa´ya hidayeti verdik ve İsrailoğullarına, akıl sahipleri için bir öğüt ve doğruluk rehberi olan Kitab´ı miras bıraktık.
Mü`min 55:
(Resûlüm!) Şimdi sen sabret. Çünkü Allah´ın vâdi gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam sabah Rabbini hamd ile tesbîh et.
Mü`min 56:
Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın, Allah´ın âyetleri hakkında münakaşa edenler var ya, hiç şüphe yok ki, onların kalplerinde, asla yetişemeyecekleri bir büyüklük hevesinden başka bir şey yoktur. Sen Allah´a sığın. Kuşkusuz O, işiten ve görendir.
Mü`min 57:
Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Mü`min 58:
Körle gören, inanıp iyi amellerde bulunanla kötülük yapan bir olmaz. Ne kadar az düşünüyorsunuz!
Mü`min 59:
Kıyamet günü mutlaka gelecektir, bunda hiç şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu buna inanmazlar.
Mü`min 60:
Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.
Mü`min 61:
İçinde dinlenesiniz diye geceyi, görmeniz için de gündüzü yaratan Allah´tır. Şüphesiz Allah, insanlara karşı lütufkârdır. Fakat insanların çoğu şükretmezler.
Mü`min 62:
İşte O, her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah´dır. O´ndan başka tanrı yoktur. O halde nasıl olup da döndürülüyorsunuz!
Mü`min 63:
Allah´ın âyetlerini inatla inkâr edenler işte (haktan) böyle döndürülür.
Mü`min 64:
Yeri sizin için yerleşim alanı, göğü de bir bina kılan, size şekil verip de şeklinizi güzel yapan ve sizi temiz besinlerle rızıklandıran Allah´tır. İşte Allah, sizin Rabbinizdir. Âlemlerin Rabbi Allah, yücelerden yücedir.
Mü`min 65:
O daima diridir; O´ndan başka hiçbir tanrı yoktur. O halde dinde ihlâslı ve samimi kişiler olarak O´na dua edin. Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah´a mahsustur.
Mü`min 66:
(Resûlüm)! De ki: Bana Rabbimden apaçık deliller gelince, sizin Allah´ı bırakıp o taptıklarınıza kulluk etmem bana yasaklandı ve bana âlemlerin Rabbine teslim olmam emredildi.
Mü`min 67:
Sizi topraktan, sonra meniden, sonra alakadan (aşılanmış yumurtadan) yaratan sonra bebek olarak çıkaran, sonra sizi güçlü kuvvetli bir çağa erişmeniz, sonra da ihtiyarlamanız -ki içinizden daha önce vefat edenler de vardır- ve belli bir vakte ulaşmanız için sizi yaşatan O´dur. Umulur ki düşünürsünüz.
Mü`min 68:
O, hem dirilten hem de öldürendir. O, herhangi bir işin olmasını dilediği zaman yalnız «Ol!» der, o da oluverir.
Mü`min 69:
Allah´ın âyetleri hakkında tartışanlara bakmadın mı? Nasıl döndürülüyorlar (onu tasdike yanaşmıyorlar)!
Mü`min 70:
Onlar, Kitab´ı ve peygamberlerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlardır. Onlar yakında (gerçeği) anlayacaklar!
Mü`min 71:
(71-72) Boyunlarında demir halkalar ve zincirler olduğu halde, sıcak suya sürüklenecekler, sonra da ateşte yakılacaklardır.
Mü`min 72:
(71-72) Boyunlarında demir halkalar ve zincirler olduğu halde, sıcak suya sürüklenecekler, sonra da ateşte yakılacaklardır.
Mü`min 73:
(73-74) Sonra onlara: Allah´ı bırakıp da koştuğunuz ortaklar nerededir? denilecek. Onlar da: Bizden uzaklaştılar, zaten biz önceleri hiçbir şeye tapmıyorduk, diyecekler. İşte Allah kâfirleri böyle şaşırtır.
Mü`min 74:
(73-74) Sonra onlara: Allah´ı bırakıp da koştuğunuz ortaklar nerededir? denilecek. Onlar da: Bizden uzaklaştılar, zaten biz önceleri hiçbir şeye tapmıyorduk, diyecekler. İşte Allah kâfirleri böyle şaşırtır.
Mü`min 75:
Bu, sizin yeryüzünde haksız olarak şımarmanızdan ve aşırı derecede sevinip böbürlenmenizden ötürüdür.
Mü`min 76:
İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin dönüp gidecekleri yer ne çirkindir!
Mü`min 77:
Onun için (Resûlüm), sen sabret! Şüphesiz Allah´ın vâdi gerçektir. Onlara söz verdiğimiz azabın bir kısmını ya sana gösteririz, yahut seni daha önce vefat ettiririz. Nasıl olsa onlar bize döneceklerdir.
Mü`min 78:
Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana kıssalarını anlattığımız kimseler de var, durumlarını sana bildirmediğimiz kimseler de var. Hiçbir peygamber Allah´ın izni olmaksızın herhangi bir âyeti kendiliğinden getiremez. Allah´ın emri gelince de hak uygulanır ve o zaman bâtılı seçenler hüsrana uğrayacaklardır.
Mü`min 79:
Allah, kimine binesiniz, kimini yiyesiniz diye sizin için hayvanları yaratandır.
Mü`min 80:
Onlarda sizin için daha nice faydalar vardır. Gönüllerinizdeki bir arzuya, onlara binerek ulaşırsınız. Onların ve gemilerin üstünde taşınırsınız.
Mü`min 81:
Allah size âyetlerini gösteriyor. Şimdi, Allah´ın âyetlerinden hangisini inkâr edersiniz?
Mü`min 82:
Onlar yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuştur, görsünler! Öncekiler bunlardan daha çoktu, kuvvetçe ve yeryüzündeki eserleri bakımından da daha sağlam idiler. Fakat kazandıkları şeyler onlara asla fayda vermemiştir.
Mü`min 83:
Peygamberleri onlara apaçık bilgiler getirince, onlar kendilerinde bulunan (beşerî) bilgiye güvendiler (onu alaya aldılar). Alaya aldıkları şey kendilerini boğuverdi.
Mü`min 84:
Artık o çetin azabımızı gördükleri zaman: Allah´a inandık ve O´na ortak koştuğumuz şeyleri inkâr ettik, derler.
Mü`min 85:
Fakat azabımızı gördükleri zaman imanları kendilerine bir fayda vermeyecektir. Allah´ın kulları hakkında süregelen âdeti budur. İşte o zaman kâfirler hüsrana uğrayacaklardır.
Sistemli Evden Eve Taşımacılık
Wholesale B2B Marketplaces