Nûh 1:
Kendilerine yakıcı bir azap gelmeden önce kavmini uyar, diye Nuh´u kendi kavmine gönderdik.
Nûh 2:
(2-4) Nuh şöyle dedi: Ey kavmim! Şüpheniz olmasın ki, ben sizi, «Allah´a kulluk edin; O´na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki, Allah bir kısım günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vâdeye kadar tehir etsin (muahaze etmeden yaşatsın)» diyerek apaçık uyaran bir kimseyim. Bilinmeli ki Allah´ın tayin ettiği vâde gelince, artık o ertelenmez. Keşke bilseydiniz!
Nûh 3:
(2-4) Nuh şöyle dedi: Ey kavmim! Şüpheniz olmasın ki, ben sizi, «Allah´a kulluk edin; O´na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki, Allah bir kısım günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vâdeye kadar tehir etsin (muahaze etmeden yaşatsın)» diyerek apaçık uyaran bir kimseyim. Bilinmeli ki Allah´ın tayin ettiği vâde gelince, artık o ertelenmez. Keşke bilseydiniz!
Nûh 4:
(2-4) Nuh şöyle dedi: Ey kavmim! Şüpheniz olmasın ki, ben sizi, «Allah´a kulluk edin; O´na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki, Allah bir kısım günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vâdeye kadar tehir etsin (muahaze etmeden yaşatsın)» diyerek apaçık uyaran bir kimseyim. Bilinmeli ki Allah´ın tayin ettiği vâde gelince, artık o ertelenmez. Keşke bilseydiniz!
Nûh 5:
(Sonra Nuh:) Rabbim! dedi, doğrusu ben kavmimi gece gündüz (imana) davet ettim;
Nûh 6:
Fakat benim davetim, ancak kaçmalarını arttırdı.
Nûh 7:
Gerçekten de, (imana gelmeleri ve böylece) günahlarını bağışlaman için onları ne zaman davet ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, (beni görmemek için) elbiselerine büründüler, ayak dirediler, kibirlendikçe kibirlendiler.
Nûh 8:
Sonra, ben kendilerine haykırarak davette bulundum.
Nûh 9:
Sonra, onlarla hem açıktan açığa hem de gizli gizli konuştum.
Nûh 10:
Dedim ki: Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır.
Nûh 11:
(Mağfiret dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin,
Nûh 12:
Mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın.
Nûh 13:
Size ne oluyor ki, Allah´a büyüklüğü yakıştıramıyorsunuz?
Nûh 14:
Oysa, sizi türlü merhalelerden geçirerek O yaratmıştır.
Nûh 15:
Görmediniz mi, Allah yedi göğü birbiriyle ahenktar olarak nasıl yaratmış!
Nûh 16:
Onların içinde ayı bir nûr kılmış, güneşi de bir çerağ yapmıştır.
Nûh 17:
Allah, sizi de yerden ot (bitirir) gibi bitirmiştir.
Nûh 18:
Sonra sizi yine oraya döndürecek ve sizi yeniden çıkaracaktır.
Nûh 19:
(19-20) Allah, onda geniş yollar edinip dolaşabilesiniz diye, yeryüzünü sizin için bir sergi yapmıştır.
Nûh 20:
(19-20) Allah, onda geniş yollar edinip dolaşabilesiniz diye, yeryüzünü sizin için bir sergi yapmıştır.
Nûh 21:
(Öğütlerinin fayda vermemesi üzerine) Nuh: Rabbim! dedi, doğrusu bunlar bana karşı geldiler de, malı ve çocuğu kendi ziyanını arttırmaktan başka işe yaramayan kimseye uydular.
Nûh 22:
Bunlar da, büyük hileler, büyük desiseler kurdular!
Nûh 23:
Ve dediler ki: Sakın ilâhlarınızı bırakmayın; hele Ved´den, Suvâ´dan, Yeğûs´tan, Ye´ûk´tan ve Nesr´den asla vazgeçmeyin!
Nûh 24:
(Böylece) onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar. (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlıklarını arttır!
Nûh 25:
Bunlar, günahları yüzünden suda boğuldular, ardından da ateşe sokuldular ve o zaman Allah´a karşı yardımcılar da bulamadılar.
Nûh 26:
Nuh: «Rabbim! dedi, yeryüzünde kâfirlerden hiç kimseyi bırakma!»
Nûh 27:
«Çünkü sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar; yalnız ahlâksız, nankör (insanlar) doğururlar (yetiştirirler).»
Nûh 28:
«Rabbim! Beni, ana babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla, zalimlerin de ancak helâkini arttır!»
Sistemli Evden Eve Taşımacılık
Wholesale B2B Marketplaces