Nâziât Suresi Türkçe Meali
Nâziât 1:
(1-5) Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;
Nâziât 2:
(1-5) Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;
Nâziât 3:
(1-5) Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;
Nâziât 4:
(1-5) Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;
Nâziât 5:
(1-5) Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;
Nâziât 6:
(6-9) Birinci üflemenin (kâinatı) sarstığı, onu ikinci üflemenin takip ettiği gün, işte o gün yürekler kaygıdan oynar, gözlerini korku bürür.
Nâziât 7:
(6-9) Birinci üflemenin (kâinatı) sarstığı, onu ikinci üflemenin takip ettiği gün, işte o gün yürekler kaygıdan oynar, gözlerini korku bürür.
Nâziât 8:
(6-9) Birinci üflemenin (kâinatı) sarstığı, onu ikinci üflemenin takip ettiği gün, işte o gün yürekler kaygıdan oynar, gözlerini korku bürür.
Nâziât 9:
(6-9) Birinci üflemenin (kâinatı) sarstığı, onu ikinci üflemenin takip ettiği gün, işte o gün yürekler kaygıdan oynar, gözlerini korku bürür.
Nâziât 10:
(10-11) «Öldükten sonra biz, (dünyadaki) ilk halimize mi döndürüleceğiz, (hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra mı?» derler.
Nâziât 11:
(10-11) «Öldükten sonra biz, (dünyadaki) ilk halimize mi döndürüleceğiz, (hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra mı?» derler.
Nâziât 12:
«O zaman bu, ziyanlı bir dönüş olur» dediler.
Nâziât 13:
Bu dönüş, sadece bir seslenmeye bakar.
Nâziât 14:
Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler.
Nâziât 15:
(Habibim!) Sana Musa´nın haberi geldi mi?
Nâziât 16:
Kutsal vâdi Tuvâ´da Rabbi ona şöyle seslenmişti:
Nâziât 17:
Firavun´a git! Çünkü o çok azdı.
Nâziât 18:
(18-19) De ki: Arınmayı ve seni Rabbimin yoluna iletmemi ister misin? Böylece ondan korkarsın.
Nâziât 19:
(18-19) De ki: Arınmayı ve seni Rabbimin yoluna iletmemi ister misin? Böylece ondan korkarsın.
Nâziât 20:
Ve ona en büyük mucizeyi gösterdi.
Nâziât 21:
(O ise) hemen yalanladı ve isyan etti.
Nâziât 22:
Sonra (inkâr için) olanca çabasını göstermek üzere sırtını döndü.
Nâziât 23:
Derhal (adamlarını) topladı ve (onlara) bağırdı:
Nâziât 24:
Ben, sizin en yüce Rabbinizim! dedi.
Nâziât 25:
Allah onu, (herkese ibret olarak) dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı.
Nâziât 26:
Elbette bunda, korkan kimseler için büyük bir ibret vardır.
Nâziât 27:
(27-29) Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı.
Nâziât 28:
(27-29) Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı.
Nâziât 29:
(27-29) Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı.
Nâziât 30:
(30-33) Ondan sonra da yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.
Nâziât 31:
(30-33) Ondan sonra da yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.
Nâziât 32:
(30-33) Ondan sonra da yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.
Nâziât 33:
(30-33) Ondan sonra da yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.
Nâziât 34:
(34-36) Her şeyi alt üst eden o büyük felâket geldiği vakit, insan dünyada iken ne için çalıştığını hatırlar. Cehennem de gören her kişiye açıklığı ile gösterilir.
Nâziât 35:
(34-36) Her şeyi alt üst eden o büyük felâket geldiği vakit, insan dünyada iken ne için çalıştığını hatırlar. Cehennem de gören her kişiye açıklığı ile gösterilir.
Nâziât 36:
(34-36) Her şeyi alt üst eden o büyük felâket geldiği vakit, insan dünyada iken ne için çalıştığını hatırlar. Cehennem de gören her kişiye açıklığı ile gösterilir.
Nâziât 37:
(37-39) Azana ve dünya hayatını ahirete tercih edene, şüphesiz cehennem tek barınaktır.
Nâziât 38:
(37-39) Azana ve dünya hayatını ahirete tercih edene, şüphesiz cehennem tek barınaktır.
Nâziât 39:
(37-39) Azana ve dünya hayatını ahirete tercih edene, şüphesiz cehennem tek barınaktır.
Nâziât 40:
(40-41) Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran için ise şüphesiz cennet yegâne barınaktır.
Nâziât 41:
(40-41) Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran için ise şüphesiz cennet yegâne barınaktır.
Nâziât 42:
Sana kıyameti sorarlar: Gelip çatması ne zamandır? (derler.)
Nâziât 43:
Sen onu nereden bilip bildireceksin!
Nâziât 44:
Onun nihaî ilmi yalnız Rabbine aittir.
Nâziât 45:
Sen ancak ondan korkanları uyarırsın.
Nâziât 46:
Kıyamet gününü gördüklerinde (dünyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar.
Sistemli Evden Eve Taşımacılık
Wholesale B2B Marketplaces