Câsiye 2:
Kitap indirilmesi o güçlü ve hikmet sahibi Allah tarafındandır.
Câsiye 3:
Muhakkak göklerde ve yerde mü´minler için ayetler vardır.
Câsiye 4:
Canlıları çeşit çeşit üreterek sizi yaratmasında da kesin inanan bir topluluk için çok deliller vardır.
Câsiye 5:
Gece ile gündüzün değişmesinde, Allah´ın gökten rızık (kaynağı yağmuru) indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde ve rüzgarları çevirmesinde (yönlendirmesinde) aklı olan bir kavim için bir çok deliller vardır.
Câsiye 6:
İşte bunlar Allah´ın ayetleridir. Sana onları hakkıyla okuyoruz. Artık Allah´ın ayetlerine inanmadıktan sonra hangi söze inanırlar.
Câsiye 8:
Allah´ın ayetleri, karşısında okunurken işitir de sonra kibrinden hiç işitmemiş gibi ısrar eder. İşte onu acı bir azap ile müjdele!
Câsiye 9:
Ayetlerimizden birşey öğrendiği vakit, onu alaya alır. İşte onlar için horlayıcı bir azap vardır.
Câsiye 10:
Peşlerinde cehennem var. Ne kazandıkları şeyler, ne de Allah´tan başka edindikleri dostlar, onlardan hiçbir şeyi (azabı) kaldıramaz. Onlara büyük bir azap vardır.
Câsiye 11:
Bu (Kur´an) bir irşattır. Rablerinin ayetlerini inkar edenlere ise, en kötüsünden acı bir azap vardır.
Câsiye 12:
Allah o (yüce) zattır ki, sizin için denizi emre amade kıldı, emriyle orada gemiler seyredip gitsinler diye; bir de (O´nun) lütfundan isteyesiniz ve gerek ki şükredesiniz diye.
Câsiye 13:
Göklerde ve yerde olanların hepsini kendinden bir lütuf olarak size amade kıldı. Şüphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için deliller vardır.
Câsiye 14:
İman edenlere söyle: Allah´ın cezalandıracağı günlerin (geleceğin)i ümit etmeyen kimseleri bağışlasınlar; çünkü (Allah) her kavmi kazandıkları ile cezalandıracaktır.
Câsiye 15:
Her kim iyi bir iş yaparsa kendi yararınadır, her kim de kötü yaparsa kendi aleyhinedir. Sonra hep döndürülüp Rabbinize götürüleceksiniz.
Câsiye 16:
Andolsun ki, Biz vaktiyle İsrail oğullarına kitap, hüküm ve peygamberlik vermiştik. Kendilerini temiz rızıklardan rızıklandırmıştık ve alemlerin üstüne geçirmiştik.
Câsiye 17:
Bu emirden onlara açık deliller de vermiştik; şimdi ihtilaf etmeleri sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki düşmanlık ve ihtirasları yüzündendir. Muhakkak ki Rabbin onların ihtilaf edip durdukları şeyde kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir.
Câsiye 18:
Sonra emirden (olan) bir şeriat ile seni vazifelendirdik; onun için sen o şeriata uy da, ilmi olmayanların arzularına uyma!
Câsiye 19:
Çünkü onlar, Allah´tan gelecek hiçbir şeyi senden savuşturamazlar. Gerçekten zalimler birbirlerinin dostlarıdır. Allah ise, kendisinden korkanların dostudur.
Câsiye 20:
Bu (Kur´an) basiret nurları (insanların kalp gözünü açan bir nur) ve kesin bilgi edinecek bir kavim için de hidayet ve rahmetin ta kendisidir.
Câsiye 21:
Yoksa o kötülükleri yapıp duran kimseler, kendilerini iman edip iyi ameller yapan kimseler gibi yapacağız, hayatlarını ve ölümlerini bir tutacağız mı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar.
Câsiye 22:
Halbuki Allah, gökleri ve yeri hak ile yarattı. Hem de herkesi, hakları hiç yenilmeksizin, kazandığı ile cezalandırmak için.
Câsiye 23:
Tanrısını hevesi edinen ve Allah´ın durumunu bilerek kendisini şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürleyip gözüne de perde çektiği kimseye şimdi bir baksana! Artık onu Allah´tan sonra kim yola getirebilir. Hala düşünmez misiniz?
Câsiye 24:
Hem dediler ki: «O hayat ancak bizim şu dünya hayatımızdan ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman yok eder.» Halbuki bu hususta bir bilgileri yoktur. Onlar sadece zannederler.
Câsiye 25:
Karşılarında ayetlerimiz açık açık deliller halinde okunurken: «(sözünüzde) doğru iseniz, haydi babalarımızı getirin!» demekten başka tutunacakları (bir delil) yoktur.
Câsiye 26:
De ki: «Allah size hayat veriyor, sonra sizi o öldürür, sonra da geleceğinde şüphe olmayan kıyamet gününde (bir araya) toplayacaktır. Fakat insanların çoğu bilmezler.»
Câsiye 27:
Göklerin ve yerin mülkü sadece Allah´ındır; kıyametin kopuş saati geleceği gün; o gün batıla sapanlar hep hüsrana düşeceklerdir.
Câsiye 28:
Her ümmeti diz çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağırılır: «Bugün o yaptığınız amellerin cezası verilecektir.
Câsiye 29:
İşte kitabımız, yüzünüze karşı hakkı söylüyor, çünkü Biz sizin yaptıklarınızı hep istinsah (kayd) ediyorduk.» denir.
Câsiye 30:
İşte iman edip de yaraşıklı işler yapmış olan kimselere gelince. Rableri onları rahmeti içine koyacaktır. işte apaçık kurtuluş odur.
Câsiye 31:
İnkar edenlere gelince: «Değil mi Benim ayetlerim karşınızda okunurdu da kibirlenmek isterdinizdi ve suçlu bir toplum idiniz?»
Câsiye 32:
Hem «Allah´ın va´di gerçektir ve o kıyametin geleceğinden şüphe yoktur.» denildiğinde, demiştiniz ki: «Kıyamet nedir, bilmiyoruz. Yalnız bir zandan ibaret sanıyoruz, fakat biz bu hususta kesin bir bilgi edinmiş değiliz!»
Câsiye 33:
Derken yaptıkları işlerin kötülükleri onlara yüz göstermiş (gözlerinin önüne serilmiş) ve o alay edip durdukları şey kendilerini kuşatıvermiştir.
Câsiye 34:
ve denilmiştir ki: «Sizin, bu gününüzün geleceğini unuttuğunuz gibi, Biz de bugun sizi unutacağız. Yatağınız ateştir ve sizin için yardımcılardan bir eser de yoktur.»
Câsiye 35:
Bunun sebebi, çünkü siz, Allah´ın ayetlerini eğlence yerine tuttunuz ve dünya hayatı sizi aldattı. Onun için bugün ateşten çıkarılmazlar ve af dilemeleri de kabul edilmez.
Câsiye 36:
o halde hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve bütün alemlerin Rabbi olan Allah´adır.
Câsiye 37:
Göklerde ve yerde büyüklük O´na aittir. O, öyle güçlüdür. Öyle hikmet sahibidir.