Hûd Suresi Türkçe Meali

  • Hûd  1: Elif, Lam, Ra. Bu, hikmet sahibi ve herşeyden haberdar olan Allah tarafından ayetleri sağlamlaştırılmış,sonra da ayrıntılı olarak açıklanmış bir Kitaptır,
  • Hûd  2: şöyle ki, Allah´tan başkasına kul olmayın! Ben size O´nun tarafından müjdelemek ve uyarmak için gönderilmiş bir peygamberim!
  • Hûd  3: Bir de Rabbinizin mağfiretini isteyin, sonra O´na tevbe edin ki, sizi muayyen bir zamana kadar güzel bir şekilde yaşatsın ve her fazilet sahibine, mükafatını versin. Eğer yüz çevirirseniz, haberiniz olsun ki ben sizin için büyük bir günün azabından korkarım!
  • Hûd  4: Dönüşünüz ancak Allah´adır! O ise, herşeye gücü yetendir!
  • Hûd  5: Bak onlar O´ndan gizlenmek için göğüslerini büküyorlar! Evet, ama onlar örtülerine bürünürlürken, Allah onların neyi gizlediklerini ve neyi açığa vurduklarını bilir çünkü O bütün sinelerin özünü bilir!
  • Hûd  6: Yerde rızkı Allah´a ait olmayan hiçbir debelenen yoktur; O, onların duracakları yeri de, emanet edildikleri yeri de bilir. Onların hepsi açık bir kitaptadır.
  • Hûd  7: O, hanginizin daha güzel davranacağı hususunda sizi imtihan etmek için gökleri ve yeri altı günde yarattı; Arşı su üstünde idi. Böyle iken Allah bilir ya, sen onlara: «Siz öldükten sonra diriltileceksiniz.» dersen, küfredenler kesinlikle: «Bu apaçık aldatmadan başka birşey değildir!» derler.
  • Hûd  8: Eğer kendilerinden ilerideki sayılı bir süreye kadar azabı geciktirecek olsak, mutlaka: «Onu ne engelliyor?» derler. Azap onlara geleceği gün, artık kendilerinden çevrilecek değildir ve alay ettikleri şey kendilerini sarmış olacaktır.
  • Hûd  9: Şayet insana tarafımızdan bir nimet tattırıp sonra da onu kendisinden çekip alırsak, şüphesiz ki, o bütün ümidini yitirir ve nankör biri oluverir.
  • Hûd  10: Şayet ona, dokunan bir sıkıntıdan sonra bir mutluluk tattırıverirsek: «Her halde benden bütün kötülükler gitti.» der ve mutlaka sevinir, övünür.
  • Hûd  11: Ancak her iki durumda da sabredip güzel güzel işler yapanlar başka; işte onlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükafat vardır.
  • Hûd  12: Şimdi belki de sen, onların: «Ona bir hazine indirilse veya beraberinde bir melek gelse ya!» demeleri yüzünden için sıkılarak, sana vahyolunanın bir kısmını terkedecek olursun. Fakat sen, ancak bir uyarıcısın. Allah ise herşeye vekildir.
  • Hûd  13: Yoksa: «Onu kendisi uydurdu» mu diyorlar? De ki: «Öyle ise, haydi onun gibi uydurma on sure getirin ve Allah´tan başka gücünüzün yettiğini de çağırın, eğer doğru söylüyorsanız bunu yapın.»
  • Hûd  14: Eğer bunun üzerine size cevap veremedilerse, artık bilin ki, o ancak Allah´ın ilmiyle indirilmiştir ve O´ndan başka ilah yoktur. Nasıl artık teslim ediyor, İslam´ı kabul ediyorsunuz değil mi?
  • Hûd  15: Her kim dünya hayatını ve onun süsünü arzu ederse, Biz onlara dünyada yaptıklarının karşılığını tamamen öderiz ve bu konuda kendilerine densizlik yapılmaz.
  • Hûd  16: Fakat onlar, ahirette öyle olurlar ki, kendilerine ateşten başka birşey yoktur ve orada yaptıkları bütün iyilikler heba olmuştur, bütün yaptıkları boştur.
  • Hûd  17: Rabbinden açık bir delil üzerinde olan, O´nun tarafından bir şahidin izlediği, ayrıca kendisinden önce bir rehber ve rahmet olarak Musa´nın kitabı bulunan kimse onlara benzer mi? İşte bunlar, ona iman ederler. Gruplardan her kim ona küfrederse, artık onun varacağı yer ateştir, sakın bunda şüpheye düşme; çünkü bu Rabbinden bir gerçektir. Ne var ki, insanların çoğu imana gelmezler.
  • Hûd  18: Bir yalanı Allah´a iftira edenden dana zalim kim olabilir? Bunlar, Rablerinin huzuruna çıkarılacaklar, şahitler de: «İşte bunlar, Rablerine karşı yalan söyleyenlerdir!» diyeceklerdir. Haberiniz olsun, Allah´ın laneti zalimleredir.
  • Hûd  19: Onlar ki, Allah yolundan alıkoyarlar ve onu eğriltmek isterler. Ahireti inkar edenler de onlardır.
  • Hûd  20: Bunlar, yeryüzünde aciz bırakacak değillerdir, kendilerini Allah´tan kurtaracak bir kayırıcıları da yoktur. Onlara azap katlanacaktır. Onlar hem işitmeye tahammül edemiyorlardı hem de görmüyorlardı.
  • Hûd  21: İşte bunlar kendilerine yazık etmiş kimselerdir ve uydurdukları uydurmaları da kendilerini bırakarak kaybolup gitmişlerdir.
  • Hûd  22: Şüphe yok ki, onlar, ahirette en çok zarara uğrayanlardır.
  • Hûd  23: Fakat iman edip güzel işler yapanlar ve Rablerine edeple gönülden itaat edenler, işte bunlar, cennetliklerdir; orada sonsuza dek kalacaklardır.
  • Hûd  24: Bu iki grubun durumu, kör ve sağır ile gören ve işitenin durumu gibidir. Bunlar hiç eşit olurlar mı? Artık düşünmez misiniz?
  • Hûd  25: Andolsun ki, vaktiyle Nuh´u kavmine gönderdik. Nuh onlara: « Ben size azabın sebeplerini ve kurtuluşun yolunu açıklayan bir uyarıcıyım.
  • Hûd  26: Allah´tan başkasına kulluk etmeyin! Gerçekten ben acı bir günün azabının başınıza gelmesinden korkuyorum!» dedi.
  • Hûd  27: Buna karşı kavminden küfreden ileri gelenler: «Biz seni sadece bizim gibi bir insan olarak görüyoruz, sana uyanları ise ilk bakışta en aşağılık olanlarımızdan ibaret görüyoruz. Sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Hatta sizi yalancılar sanıyoruz.» dediler.
  • Hûd  28: Nuh: «Ey kavmim, ne dersiniz? Eğer ben Rabbimden açık bir delil üzerinde isem ve O, bana katından bir rahmet vermiş de size onu görecek göz verilmemişse, onu istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız?
  • Hûd  29: Ey kavmim, ben sizden buna karşı bir mal da istemiyorum. Benim mükafatım yalnızca Allah´a aittir ve ben, o iman edenleri kovacak değilim. Kesinlikle onlar Rablerine kavuşacaklar, ama ben sizi cahillik eden bir topluluk olarak görüyorum.
  • Hûd  30: Ey kavmim, ben onları kovarsam, beni Allah´tan kim kurtaracak? Artık bir düşünmez misiniz?
  • Hûd  31: Ben size, «Allah´ın hazineleri benim yanımdadır.» demiyorum. Ne gaybı bilirim, ne de « Ben bir meleğim.» diyorum. O sizin gözlerinizin horladığı kişiler hakkında: «Allah, onlara hiçbir hayır vermez.» de demem. Onların içlerindekini en iyi bilen Allah´tır. O takdirde zalimlerden olmuş olurum!» dedi.
  • Hûd  32: Onlar: «Ey Nuh, gerçekten bizimle çok uğraştın ve bizimle yaptığın mücadelede çok ileri gittin. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bizi tehdit edip durduğun azabı getir de görelim.» dediler.
  • Hûd  33: Nuh: «Onu size ancak dilerse Allah getirir ve siz onu aciz bırakacak değilsiniz.
  • Hûd  34: Eğer Allah sizi helak etmeyi diliyorsa, ben size öğüt vermek istesem de öğüdümün size yararı olmaz. O, sizin Rabbinizdir ve sonunda O´na döndürüleceksiniz!» dedi.
  • Hûd  35: Yoksa: «Onu uydurdu mu?» diyorlar? De ki: «Eğer uydurdumsa vebali boynumadır. Oysa ben, sizin yüklendiğiniz vebalden uzağım!»
  • Hûd  36: Bir de Nuh´a vahyolunmuştu ki: «Haberin olsun, kavminden iman etmiş olanların dışında hiçbiri iman etmeyecektir; onun için her ne yaparlarsa gam yeme!
  • Hûd  37: Bizim gözetimimizde ve vahyimiz dairesinde gemi yap ve Bana o zulmedenler hakkında birşey söyleme; çünkü onlar, boğulacaklardır!»
  • Hûd  38: O, gemiyi yapıyordu ve kavminden herhangi bir güruh da yanından geçtikçe onunla eğleniyorlardı. Nuh: «Eğer bizimle eğleniyorsanız, biz de sizin eğlendiğiniz gibi eğleneceğiz sizinle!
  • Hûd  39: İleride rüsvay edecek azabın kime geleceğini ve kalıcı ahiret azabının da kimin başına ineceğini bileceksiniz!» dedi.
  • Hûd  40: Nihayet emrimiz gelip de tennür (geminin kazanı) kaynayınca Nuh´a: «Her birinden ikişer çift alıp aleyhinde hüküm geçmiş olanların dışında aileni ve iman edenleri gemiye yükle!» dedik. Zaten onunla birlikte pek azı dışında kimse iman etmemişti.
  • Hûd  41: Nuh: «Binin içine, yürümesi de durması da Allah´ ın adıyladır. Şüphe yok ki, Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.» dedi.
  • Hûd  42: Gemi, içindekilerle birlikte dağlar gibi dalgalar içinde akıp gidiyordu ve Nuh ayrı bir yere çekilmiş olan oğluna: «Ay oğlum, gel bizimle beraber bin, kafirlerle beraber olma!» diye seslendi.
  • Hûd  43: O: «Ben, beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım.» dedi. Nuh: «Bugün Allah´ın emrinden koruyacak yok; meğer ki O rahmet ede!» dedi, derken dalga aralarına giriverdi ve o da boğulanlardan oldu.
  • Hûd  44: Bir de: «Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sende açıl!» denildi ; su çekildi, iş bitirildi, gemi Cudi üzerinde durdu ve bu zalim topluluğa: «Defolun!» denilmişti.
  • Hûd  45: Nuh Rabbine seslenip: «Ey Rabbim! Elbette oğlum benim ailemdendir, Senin va´din de kesinlikle haktır ve Sen hakimlerin en iyi hükmedenisin!» dedi.
  • Hûd  46: Allah: «Ey Nuh, O, asla senin ailenden değildir. O, doğru olmayan bir iştir. O halde bilmediğin birşeyi benden isteme! Ben, seni cahillerden olmaktan men ederim.» buyurdu.
  • Hûd  47: Nuh: «Ey Rabbim, senden bilmediğim şeyi istemekten sana sığınırım. Eğer sen, beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen hüsrana düşenlerden olurum!» dedi.
  • Hûd  48: Denildi ki: «Ey Nuh, sana ve beraberindeki kimselerden birçok ümmetlere tarafımızdan bir selam ve birçok bereketlerle in! Daha birçok ümmetleri de ileride faydalandıracağız. Sonra Bizden onlara acı bir azap dokunacaktır.»
  • Hûd  49: İşte bunlar, sana vahyile bildirdiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen bilirdin, ne de kavmin. O halde sabret, iyi sonuç Allah´tan korkanlarındır.
  • Hûd  50: Ad´a kardeşleri Hud´ u gönderdik, onlara: « Ey kavmim, Allah´a kulluk edin, sizin O´ndan başka hiçbir ilahınız yoktur. Siz yalnızca iftira etmektesiniz.
  • Hûd  51: Ey kavmim, ben sizden buna karşılık bir ücret istemiyorum; benim mükafatım, ancak beni yaratana aittir. Artık akıllanmayacak mısınız?
  • Hûd  52: Ey kavmim, Rabbinizden bağışlanmanızı dileyin, sonra O´na tevbe ile başvurun ki, size bolca göğün feyzini, bereketini indirsin, gücünüze güç katarak artırsın; günahkarlar olarak yüz çevirmeyin» dedi.
  • Hûd  53: Dediler ki: «Ey Hud, sen bize mucize getirmedin, biz ise senin sözünle ilahlarımızı terketmeyiz ve biz sana inanmayız!»
  • Hûd  54: (54-55) Biz yalnız «herhalde Tanrılarımızın bazısı seni fena çarpmış.» deriz. Hud: «Ben Allah´ı şahit gösteriyorum, siz de şahit olun ki, ben ondan başka, ona ortak koştuklarınızdan hiçbirini tanımıyorum; artık hepiniz toplanın bana istediğiniz tuzağı kurun, sonra da bana bir an bile süre tanımayın!
  • Hûd  55: (54-55) Biz yalnız «herhalde Tanrılarımızın bazısı seni fena çarpmış.» deriz. Hud: «Ben Allah´ı şahit gösteriyorum, siz de şahit olun ki, ben ondan başka, ona ortak koştuklarınızdan hiçbirini tanımıyorum; artık hepiniz toplanın bana istediğiniz tuzağı kurun, sonra da bana bir an bile süre tanımayın!
  • Hûd  56: Ben kesinlikle hem benim Rabbim, hem de sizin Rabbiniz olan Allah´a dayanmışım. O´nun perçeminden tutmadığı hiçbir canlı yoktur. Şüphe yok ki, Rabbim doğru bir yol üzerindedir.
  • Hûd  57: Eğer siz yüz çevirirseniz, ben işte size gönderilmiş olduğum vazifemi size tebliğ ettim. Rabbim sizin yerinize başka bir topluluk da getirir ve siz O´na zerrece zarar veremezsiniz. Rabbim, kesinlikle herşeyi gözetip koruyandır.» dedi.
  • Hûd  58: Fermanımız geldiğinde Hud´u ve beraberinde iman etmiş olanları tarafımızdan bir rahmetle kurtardık, hem onları ağır bir azaptan kurtardık.
  • Hûd  59: İşte Ad kavmi, Rablerinin ayetlerini inkar ettiler, peygamberlerine isyan ettiler ve her inatçı zorbanın emrine uydular.
  • Hûd  60: Hem bu dünyada hem de kıyamet gününde bir lanet cezasına çarptırıldılar. Bak işte, Ad topluluğu Rablerine küfrettiler ve bak işte, defoldu gitti Hud´un kavmi Ad!
  • Hûd  61: Semud´a da kardeşleri Salih´i gönderdik. O: «Ey kavmim, Allah´a kulluk edin, O´ndan başka bir ilahınız da yoktur. Sizi, yerden O meydana getirdi, yeryüzünde yerleşme ve imar etme gücünü size O verdi; O´nun bağışlamasını isteyin, sonra O´na tevbe edin! Şüphe yok ki, Rabbim yakındır, duaları kabul edendir.» dedi.
  • Hûd  62: Onlar: «Ey Salih, bundan önce sen, içimizde ümit beslenen bir kişiydin, şimdi bizi babalarımızın tapındığına tapmaktan vazgeçirmek mi istiyorsun? Biz kesinlikle senin bizi davet ettiğin şeyden çok kuşkulandıran bir şüphe içindeyiz.» dediler.
  • Hûd  63: Salih: «Ey kavmim, ne dersiniz, eğer Rabbimden açık bir delil ile gelmişsem ve bana katından bir rahmet vermişse, O´na isyan ettiğim takdirde beni O´ndan kim kurtarabilir? Demek ki, siz bana zarar vermekten başka birşey yapmayacaksınız.
  • Hûd  64: Ey kavmim, işte şu Allah´ın dişi devesi size bir mucizedir; bırakın onu, Allah´ın toprağında yayılsın ve ona kötü bir maksatla el sürmeyin. Yoksa sizi yakın bir azap yakalar!» dedi.
  • Hûd  65: Derken onu tepeleyip öldürdüler. Bunun üzerine Salih onlara: «Evinizde üç gün yaşayın; işte bu, yalanlanamayacak bir tehdittir!» dedi.
  • Hûd  66: Emrimiz geldiğinde Salih´i ve beraberinde iman etmiş olanları, tarafımızdan bir rahmetle azaptan ve o günün rezilliğinden kurtardık. Çünkü Rabbindir çok güçlü, çok üstün olan.
  • Hûd  67: O zulmedenleri ise bir müthiş ses yakaladı da yurtlarında çöke kaldılar.
  • Hûd  68: Sanki orada bir şenlik kurmamışlardır. Bak işte Semud topluluğu gerçekten Rablerine küfrettiler ve bak işte defoldu gitti Semud!
  • Hûd  69: Andolsun şanıma ki, İbrahim´e de elçilerimiz müjde ile geldi ve «Selam!» dediler. O da: «Selam!» dedi ve durmadan gidip kızartılmış bir buzağı getirdi.
  • Hûd  70: Ona ellerini uzatmadıklarını görünce kendilerini yadırgadı ve içinde onlara karşı bir korku duydu. Onlar: «Korkma, zira biz Lut kavmine gönderildik!» dediler.
  • Hûd  71: İbrahim´in zevcesi de ayakta dinliyordu ve bunu duyunca güldü. Bunun üzerine ona İshak´ı müjdeledik, İshak´ın arkasından da Yakub´u.
  • Hûd  72: Vay dedi zevcesi, «Ben bir kocakarı, kocam da bir ihtiyar iken doğurabilir miyim? Gerçekten bu çok şaşılacak bir şey !
  • Hûd  73: Elçiler: «Sen Allah´ın işine mi şaşıyorsun ? Allah´ın rahmeti ve bereketi var üzerinizde ey ev halkı, şüphe yok ki, O, övülmeye layık ve lütfü çok olandır.» dediler.
  • Hûd  74: İbrahim´in korkusu gidip kendisine müjde gelince, Lut kavmi hakkında bizimle mücadeleye girişti.
  • Hûd  75: Çünkü İbrahim, gerçekten çok yumuşak huylu, yanık kalpli ve sığınandı.
  • Hûd  76: Elçiler: «Ey İbrahim, vazgeç bundan, çünkü Rabbinin buyruğu geldi ve kesinlikle onlara geri döndürülemeyecek bir azap gelecektir.
  • Hûd  77: Elçilerimiz Lut´a geldiğinde onların yüzünden fenalaştı, eli ayağı dolaştı ve «Bu, çok çetin bir gündür!» dedi.
  • Hûd  78: Kavmi ona zıpır zıpır koşup gelmişlerdi, bundan önce de kötü kötü işler yapıyorlardı. Lut: «Ey kavmim, işte kızlarım, onlar sizin için daha temiz; Allah´tan korkun da beni konuklarım arasında rüsvay etmeyin, içinizde aklı başında bir adam yok mu?!» dedi.
  • Hûd  79: Kavmi: «Herhalde bilirsiniz ki, bizim senin kızlarında hiçbir hakkımız yoktur ve sen bizim ne istediğimizi pekala bilirsin!» dediler.
  • Hûd  80: Lut: «Keşke benim size karşı bir kuvvetim olsaydı veya çok sarp bir kaleye sığınabilseydim!» dedi.
  • Hûd  81: Elçiler: «Ey Lut, emin ol, biz Rabbinin elçileriyiz; onlar sana ihtimali yok el uzatamazlar, sen hemen ailenle gecenin bir bölümünde yola çık. İçinizden hiçbir kimse geri kalmasın, ancak karın hariç; çünkü onlara gelen felaket ona da gelecektir. Haberin olsun, onlara va´dedilen zaman sabahtır, sabah yakın değil mi?» dediler.
  • Hûd  82: Emrimiz geldiğinde, o memleketin üstünü altına geçirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş istif taşlar yağdırdık.
  • Hûd  83: Rabbin katında damgalanmıştı ve bunlar zalimlerden uzak değildir!
  • Hûd  84: Medyen´e de kardeşleri Şu´ayb´ı gönderdik. Şu´ayb onlara: «Ey kavmim, Allah´a kulluk edin, sizin O´ndan başka hiçbir ilahınız yoktur. Ölçeği ve tartıyı da eksik tutmayın; ben sizi bir refah içinde görüyorum ve ben, sizi kuşatacak bir günün azabından korkuyorum.
  • Hûd  85: Ey kavmim, ölçeği ve teraziyi tam dengi dengine tutun. İnsanların eşyasına densizlik etmeyin ve yeryüzünde bozgunculuk ederek fenalık yapmayın!
  • Hûd  86: Allah´ın helalinden bıraktığı kar, sizin için daha hayırlıdır, eğer iman etmişler iseniz. Fakat ben sizin üzerinizde bir gözcü değilim.
  • Hûd  87: Onlar: «Ey Şu´ayb, atalarımızın taptıklarını terketmemizi veya mallarımız hususunda dilediğimizi yapmamamızı sana namazın mı emrediyor? Herhalde sen çok uslu ve akıllısın !» dediler.
  • Hûd  88: Şu´ayb: «Ey kavmim, ne dersiniz, eğer ben Rabbimin katından açık bir delil ile gelmişsem ve O, bana kendi katından güzel bir rızık vermişse ne yapmalıyım? Size muhalefet etmemle sizi men ettiğim şeylere kendim düşmek istemiyorum. Ben, yalnızca gücümün yettiği kadar düzeltmeyi istiyorum, başarım da Allah´ın yardımı iledir. Ben yalnız O´na dayandım ve ancak O´na yüz tutarım.
  • Hûd  89: Ey kavmim , bana karşı çıkmanız, sakın sizi Nuh kavminin veya Hud kavminin ya da Salih kavminin başlarına gelenler gibi bir felakete sürüklemesin! Lut kavmi de sizden uzak değildir!
  • Hûd  90: Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra pişmanlık duyup O´na yönelin. Şüphe yok ki, Rabbim çok esirgeyici ve sevgi doludur.» dedi.
  • Hûd  91: Ey Şu´ayb, biz senin söylediklerinin çoğunu iyi anlamıyoruz ve aramızda seni gerçekten güçsüz buluyoruz. Eğer senin yakınlarından beş on kişi olmasaydı, kesinlikle seni taşlayarak öldürürdük. Senin bizim için hiçbir önemin yok! dediler.
  • Hûd  92: Şu´ayb: «Ey kavmim, benim yakınlarım sizin için Allah´tan daha mı önemli ki, onu arkanıza atıp unuttunuz? Bilin ki, Rabbim bütün yaptıklarınızı kuşatmıştır.
  • Hûd  93: Ey kavmim, bütün gücünüzle yapacağınızı yapın, ben görevimi yapıyorum. İleride kendisini rüsvay edecek azabın kime geleceğini ve kimin yalancı olduğunu anlayacaksınız! Bekleyin, ben de sizinle birlikte bekliyorum!» dedi.
  • Hûd  94: Emrimiz geldjğinde Şu´ayb´ı ve beraberinde iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. O zulmedenleri ise dehşet verici bir ses yakaladı ve yurtlarında çöküp kaldılar.
  • Hûd  95: Sanki orada şenlik kurmamışlardı. Bak işte Semud defolup gittiği gibi Medyen de defolup gitti.
  • Hûd  96: Ululuğuma andolsun ki, Musa´yı da ayetlerimizle ve açık bir delil ile gönderdik.
  • Hûd  97: Firavun´a ve onun ileri gelenlerine; onlar, Firavun´un emrine uydular. Oysa Firavun´un emri akıllıca değildir.
  • Hûd  98: Kıyamet gününde kavminin önüne düşecek ve onları suya götürür gibi ateşe götürecektir. O varılan yer de ne fena maslaktır!
  • Hûd  99: Hem burada hem de kıyamet gününde arkalarından bir lanetle takip edildiler. Bu yapılan destek ne fena destektir!
  • Hûd  100: İşte bu, medeniyetlerin sana anlattığımız önemli haberlerindendir. Onlardan kalan da var, biçilip yerle bir edilen de var.
  • Hûd  101: Biz, onlara zulmetmedik, fakat onlar kendilerine zulmettiler; Allah´tan başka taptıkları tanrıları, Rabbinin emri geldiği zaman kendilerine hiçbir yarar sağlamadı ve hasarlarını artırmaktan başka hiçbir işe yaramadı.
  • Hûd  102: İşte Rabbin, zulmetmekte olan medeniyetleri çarptığı zaman böyle çarpar; çünkü O´nun cezası çok acı, çok çetindir!
  • Hûd  103: Gerçekten bunda, ahiret azabından korkanlar için kesin bir ibret vardır. O, tüm insanların kendisi için toplanacağı bir gündür; mutlaka görülecek bir gündür.
  • Hûd  104: Biz, onu ancak belirli bir süre için geciktiriyoruz.
  • Hûd  105: Onun geleceği günde hiçbir kimse, Allah´ın izni olmadan konuşamayacaktır. Artık onlardan kimi mutsuz, kimi mutludur.
  • Hûd  106: Mutsuzlar, ateştedirler; çok feci bir soluyuşları ve hıçkırıkları vardır orada.
  • Hûd  107: Onlar orada gökler ve yer durdukça sürekli kalacaklardır. Ancak Rabbin dilediği süre başka; çünkü Rabbin, dilediğini yapandır.
  • Hûd  108: Ama mutlu olanlar cennettedirler, Rabbinin dilediği süreden başka, gökler ve yer durdukça onlar orada ebedi kalacaklardır; kesintisiz bir lütuf olmak üzere.
  • Hûd  109: O halde sakın şunların ibadet edişlerinden şüpheye düşme! Onlar, yalnızca önceden atalarının taptıkları gibi tapıyorlar. Biz de mutlaka nasiplerini kendilerine tamamiyle vereceğiz.
  • Hûd  110: Andolsun ki, Musa´ ya kitabı verdik de onda anlaşmazlığa düşüldü. Rabbinden önceden verilmiş bir söz olmasaydı, kesinlikle aralarında hüküm verilmiş, bitmiş olurdu. Onlar ise bundan kuşkulu bir şüphe içindedirler.
  • Hûd  111: Gerçekten her biri öyle kimselerdi ki, Rabbin onlara yaptıklarının karşılığını mutlaka ödeyecektir. Çünkü O, bütün yaptıklarından haberdardır.
  • Hûd  112: Onun için emrolunduğun gibi doğruluk et; sen ve beraberinde tevbe edenler de böyle olsun ve aşırı gitmeyin! Çünkü O, bütün yaptıklarınızı görür.
  • Hûd  113: Ve zulmedenlere meyl etmeyin; yoksa size ateş dokunur. Allah´tan başka kayıranlarınız da yoktur;sonra kurtulamazsınız.
  • Hûd  114: Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın saatlerinde namaz kıl! Çünkü iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, algılaması olanlara bir öğüttür.
  • Hûd  115: Ve sabret, çünkü Allah iyi davrananların mükafatını ziyan etmez.
  • Hûd  116: Şimdi sizden önceki devirlerden yeryüzünde bozgunculuğu yasaklayan faziletli kimseler bulunmalıydı. Ancak onlardan, yalnızca kurtardığımız pek az kimselerden başka yok. Zulmedenler ise kendisi ile şımartıldıkları refahın ardına düştüler ve hep suçlu oldular.
  • Hûd  117: Rabbin ahalisi iyi gidişatlı olan o memleketleri haksızlık yapacak helak edecek değildi ya!
  • Hûd  118: Rabbin dileseydi, kesinlikle bütün insanları bir tek ümmet yapardı. Oysa ihtilaf edip duracaklardır.
  • Hûd  119: Ancak Rabbinin rahmeti ile bağışladığı kimseler başka. Zaten onları bunun için yarattı ve Rabbinin: «Andolsun ki, cehennemi tamamen cinlerden ve insanlardan dolduracağım!» sözü tamamen yerine geldi.
  • Hûd  120: Peygamberlerin haberlerinden kalbini kuvvetlendireceğimiz her türlüsünü sana anlatıyoruz. Bu surede de sana gerçek, mü´minlere bir öğüt ve uyarı geldi.
  • Hûd  121: İman etmeyenlere de ki: «Siz yerinizde sayarak, yapacağınızı yapın! Mutlaka biz de çalışıyoruz.
  • Hûd  122: Bekleyin! Her halde biz de bekliyoruz.»
  • Hûd  123: Bununla beraber göklerin ve yerin sırrını Allah bilir. Bütün işler O´na döndürülür; yalnız O´na ibadet et ve O´na dayan! Rabbin yaptığınızdan ve yapacağınızdan habersiz değildir.
  • Wholesale B2B Marketplaces

    Vaktin Çağrısı

    Wholesale B2B Marketplaces